34 ''Veda''

12.9K 701 97
                                    

34

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

34

Ölümün soğuk nefesinin her daim işitildiği bir yerdi hastane. Bir hayatın başladığı, diğerininse sona erdiği uçsuz bucaksız bir meçhulden ibaret olan bir yer. Benimse ne tam anlamıyla yaşayabilen ne de tam anlamıyla ölü olan ruhum bu meçhule sıkışıp kalmıştı. Üzerimde, sonsuz bir boşlukta öylece bağırmaya çalışan, sesini birinin işitmesini bekleyen bir ruhun yorgunluğu vardı.

Akıtamadığı gözyaşlarını taşıyarak ağırlaşmış gözlerim tabeladaki o iki ibarenin üzerinde oyalanmıştı. Doğumhane ve Morg. Herkes bilirdi ki bu kelimeler yalnızca iki anlamı barındırırdı. Başlangıç ve sonu.

Aras'ın arabasıyla Doruk'un bilinçsizce yatan bedenini hastaneye getirmiştik. Acilden giriş yaptığımızda Sayra birilerinin bir şey yapması için boğazı patlayacak kadar şiddetle bağırmıştı. Bense hala buz tutmuş hislerimi dizginleyememiştim. Donuk olan bakışlarım bir an olsun arkadaşımın o güzel yüz hatlarından ayrılmadı. Kaybın gerçekten ne anlama geldiğini bir kere öğrenmişken, bu hisle yeniden yüzleşmeyi istemiyordum. Çünkü çoktan yara ve kesik izleriyle dolu olan bu bedeni, yeni yaralar sardığında nasıl taşıyacağımı bilmiyordum.

Sağlık görevlileri koşarak Doruk'u bir sedyeyle içeriye taşıdılar ve ona ilk muayeneyi yaparken Sayra ve Aras'a bir şeyler soruyorlardı. Arkadaşım orada öylece yatarken yanında olmam gerektiğinin bilincindeydim. Ama ben onu en ihtiyacı olan zamanda, o kimseye bir şey anlatamazken işitmemiştim. Onu yalnızlığa mahkum etmiştim, şimdi orada onun baş ucunda dikilsem ne değişirdi?

Doktorlar Doruk'u bir yere götürmeye hazırlandığında buz tutan bedenim bir an ileri atılır gibi oldu. O anda ağlamaktan başka elinden bir şey gelmeyen Sayra da peşlerinden gitmişti. Peki ya şimdi ne olacaktı?

Aras, omuzlarının ardından geriye döndüğünde gözlerimiz tıpkı yuvalarına sığınır gibi birlerinin odağını buldu. Birkaç adımda acilin girişinde bir yerde öylece bekleyen benim yanıma gelmişti.

''Doruk'u muayene odalarından birine çıkaracaklar.''

Konuşmak istediğimde soluk boruma bir şey takılı kalmış gibi nefesim kesilmişti. Kollarıma uzanan güçlü eller bedenimi hiddetle sarstı.

''Kendine gel. Şu anda kendini bırakamazsın. Arkadaşlarının sana ihtiyacı var.''

Kafamı salladığımda eli bana destek olurcasına elimi kavrayarak onunla yürümemi sağlamıştı. Ve beni çoğu zaman darmaduman bir yıkıma dönüştüren Aras, o defa parçalarımı toplamama ve bir araya gelmeme yardımcı oluyordu.

Yukarı katlardan birine çıktığımızda Sayra'yı bir kapının önünde beklerken bulduk. O güzel ela renkteki gözleri ağlamaktan şişmiş, her daim düzgün olan sarı saçları dağılmıştı. Beni görür görmez üzerime atılıp benden güç bulmak istercesine kollarını bedenime doladı. Oysa kendine tamamıyla güçsüz olan bir bedenden güç bulmasına imkan yoktu.

YASAK MEYVEWhere stories live. Discover now