3 ''Ölüm Gibi Bir Şey''

61.8K 2.1K 126
                                    

3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

3. BÖLÜM ''ÖLÜM GİBİ BİR ŞEY''

          Banyoda yüzümü yıkarken duraksayıp aynadaki yansımama baktım. Herkesin yaptığı bir şeydi bu. Aynaya bakarken kendi gözlerinden değil de başkasının gözünden nasıl göründüğünü düşünmek. Gerçekten güzel misin? Burnun biçimli mi? Dudakların yeterince gösterişli mi? Peki ya saçların, onlar da herkesin özeneceği kadar parlak ve sağlıklı duruyorlar mı?

İri, ruhsuz bakan yeşil gözlerimle, kahverengi, inatçı buklelere sahip saçlarımla ve solgun cildimle yaşıyor gibi değildim. Gülümsemek yüz hatlarıma yakışmıyordu ki bu çok da sorun olmamıştı çünkü beni mutluluktan öldürecek kadar keyifli bir hayatım yoktu. İçten bir şekilde gülümseyemiyordum ve beni tanıyan herkes neden bu kadar asık suratlı olduğumu falan soruyordu.

Sorun şuydu ki eğer bacağınızı kırarsanız herkes etrafınıza toplanırdı ama eğer kırık kalbinizdeyse kimse yanınızda olmak istemezdi. Böyle tuhaf bir düzeni vardı hayatın.

Merdivenlerden salona, kaçınılmaz olana doğru ilerlerken kendimi biraz sonraki dramaya hazırlıyordum. Kural 1. Sürekli gülümse ki kimse sana nasıl hissettiğini sormasın.

Dudaklarım gerildiğinde çoktan salona girmiştim. Herkes eskiden ailecek yemek yediğimiz masada oturuyordu. Babamın yeni karısının oğlunu ve onun arkadaşlarını orada otururken görmenin verdiği hissi anlatmak zordu. Aras'ın yüzü kapıya doğru dönük olduğundan geldiğimi ilk fark edenlerden biri oydu ve sonrasında Sayra'nın ''yakışıklı çocuklar var'' ifadesini temsil eden iki çocukla göz göze geldik. Arkası dönük oturan iki kız daha vardı ki onların yüzünü haliyle görememiştim. Sayra bir an önce aşağıya gelmem gerektiğini söylemişti ama o ve Doruk ortalarda gözükmüyordu.

''Hoş geldiniz,'' dediğimde bütün dikkatler üzerime yöneldi.

Harika. Dikkatleri üstüne çekmekten nefret eden bir kızdım, bazıları bunu utangaçlık olarak değerlendiriyordu ama asıl gerçek insanlara tahammülümün olmayışıydı.

''Merhaba,'' ve ''Hoş bulduk,'' tarzı iki ses birbirine karıştığında boş sandalyelerden birine oturdum. Bakışlar ne zaman benim üzerimden uzaklaşacaktı?

''Ben Yağmur,'' dedi hemen karşımda oturan sarışın bir kız.

Uzattığı elini yüzümdeki donuk gülümsemeyle sıktım.

''Çağdaş,'' dedi yanımda oturan çocuk. Onun da elini sıktım.

Havaya kaldırdığı saçlarıyla, kahverengi gözleriyle ve sıcak gülümsemesiyle iyi bir profili vardı.

''Görkem,'' dedi diğer esmer çocuk. Onunla da el sıkışmıştık ve ben bu tanışma süresi boyunca gülümsememi hiç eksik etmemiştim.

YASAK MEYVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin