47 ''Ateş''

3.5K 227 62
                                    

47

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

47

Mezarlıktan başka bir yere ait olmayan bir meftunun, yaşayanlara imrenen gözlerle baktığı gibi izlerdim bütün o mutlu insanları. Gerçekten yaşamayı bilen, en büyük korkuları ölüm olan bu fanilere ayak uyduramazdım. Sınırlı zamana sahip hayatlarında, nasıl da sonsuza kadar yaşayacaklarmış gibi nihai bir arzuya sahiptiler?

Bastıramadığım yıkıcı duygular göğüs kafesimde bütün canlı yanımı ezerken, onlar kaderin melankolisine nasıl bu denli lakayt, böyle ciddiyetsiz yaklaşırdı? Gerçekten yaşayan bu kimselerden nefret etmiyor, bilhassa onlara imreniyordum. Keşke dünyanın yükünün altında ezilen bu kalbi hafifletebilsem, diye düşünürdüm. Keşke ben de doğum ve ölüm arasındaki esnek çizgide beni hayata bağlayacak bir şeye ehemmiyet verebilsem.

Korkunun dahi beni korkutmadığını sandığım bir anda, ölü bir kızı hayata döndürecek bir neden bulmuştum. Yalnızca kan pompalamaya yarayan bir kalbe, tekrardan atmak için bir neden bahşeden bir yabancıydı bulduğum. O zamanlar hayata dönmek için yasaklı meyveden tatmak gerektiğini bilmiyordum, fevkalade bir felaket tam karşımda beklerken ise bunun cennetten kovuluş anlamına geldiğinden kuşku duymuyordum.

''Siz... İkiniz neler karıştırıyorsunuz?'' demişti felaket dile gelerek. ''Bütün bu duyduklarımın anlamı ne Aras?''

Birkaç adım ötemde duraksayan Aras, omuzlarından geriye dönüp bana bakmıştı. Bal rengi gözleri gözlerimdeki korkuyu hemen okuyabildi, buz kesilmiş ellerim titremeye başlamıştı.

''Ne söylememi isterdin anne? Seni yatıştıracak yalanları mı, yoksa çoktan bildiğin rahatsız edici gerçekleri mi?'' dedi Aras.

Belki de ilk defa o kadar çaresiz gördüğüm Eylül, oğluna yaklaştı ve bedhah bir rüyadan uyanmayı diler gibi onu sarstı.

''Her şeyi yanlış anladığımı söyle. Bu defa da her şeyi mahvetmediğini söyle!'' diye haykırdı Eylül.

Aras onu sarsan kolları tek bir hamlede kendinden uzaklaştırdı.

''Hiçbir şeyi mahvetmedim, her şey mahvolmuş bir haldeydi. En başından beri.''

Eylül, kin yüklü bakışlarını üzerime diktiğinde bu defa olayları dışarıdan izleyen bir seyirci değildim. Belki de ilk defa asla bir parçası olamadığım o hikayenin bir karakteriydim.

''Oğlumu baştan çıkarttın demek,'' dedi Eylül. ''Göründüğün kadar masum değilsin, değil mi Ecrin?''

Aralanmış dudaklarım bana ihanet ederek söylemek istediklerimi dile getirmeme izin vermedi. Sonrasında söylenilecek bütün o kelimelerin hiçbir şeyi daha iyiye götürmeyeceğini kabullenerek başımı eğdim.

''Sana yalnızca bir kere söyleyeceğim anne,'' dedi Aras. ''Ecrin bu hikayedeki en temiz kişiyken onunla düzgün konuşacaksın.''

Aras birkaç adımda yanıma gelip elimi kavradığında ve beni kendisiyle yürümeye zorladığında direnmemiştim. Fakat bu evin bana acıdan başka bir şey vermeyeceğini bilsem de dün akşam buraya döndüğümde, bir şeylerin düzeleceğini sanmıştım. 

YASAK MEYVEWhere stories live. Discover now