46 ''Kasırga''

3.1K 242 56
                                    

46

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

46

            Bunca zamandır mutluluğa ulaşmayı dilemişken ve parmaklarımı uzatmış tam ona dokunacakken dayanağını kaybederek yere çakılmıştım. Yağız haklıydı, merak sevgiyi ve korkuyu ezip geçerdi ve ben ne Harikalar Diyarı'yla, ne de Alice olmakla ilgileniyordum. Tüm umursadığım tavşan deliğinin bana gösterdikleriydi.

            Tavşan deliğinden bir kere düştüğünüzdeyse yukarı tırmanmak mümkün değildi ve kimse aşağıda gördüklerinizi beğenip beğenmediğinizi önemsemezdi.

            ''Ecrin?'' demişti Verda. ''Burada ne arıyorsun?''

            Göğsümdeki sıcak mutluluk beni bırakarak hissizliğe dönüşse de gülümsedim. Hayatın ironisine karşı bir başkaldırıydı dudaklarıma yerleştirdiğim bu lakayt ifade. Aras, o eve gelen tek kişi olduğumu söylemişken Verda neden orada olduğumu merak ediyordu. O gün daha iyi anlamıştım, mutluluk yalnızca kovalayabileceğiniz ve asla yakalayamayacağınız bir duyguydu. 

            Sessizliğimizi bir yabancının tanıdık sesi parçalara ayırdı.

''Kim gelmiş?''

            Koridorun diğer bir ucunda görünen Aras'la bakışlarımız birbirlerinin odağını bulduğunda hala gülümsüyordum. Sabah bu evden çıkarken beni kendisine çeken adam, dudaklarını yanağımın üzerine bastırarak beni hala yaşamak için bir sebebim varmış gibi hissettiren adam karşımdakiyle aynı kişi miydi?

            ''Ecrin...'' dedi kapının pervazında duraksadığında. ''Bir şey mi oldu?''

            İşte o anda hayatın ironisine daha fazla başkaldıramadım, gülümsem kalıcı olarak yüzümden silindi. Göğsümün tam ortasında bir şeyler yanıyordu ve bu yangın içimdeki son canlı taraflarımı da küle dönüştürmüştü.

            ''Bir şeyler oluyordu,'' dedim titreyen sesimle. ''Bu defa gerçekten bir şeylerin olduğunu sanmıştım, bu defa bir şeylerin yoluna girdiğini... El birliğiyle yanıldığımı gösterdiğiniz için teşekkür ederim.''

            Onu geride bırakmaktan başka bir seçeneğin kalmadığını anladığımda arkamı döndüm ve diğer bir kayıpla çöken omuzlarımla öylece yürümeye başladım. Asansör kabinine bindiğimde peşimden geldiğini biliyordum.

            ''Ecrin!'' dediğinde çoktan kapılar kapanmıştı.

Oysa kapanan asansör kapısı aramızdaki en küçük engeldi. Soğuk ve soğuğun birbirlerine etki etmeyeceğini, buzun buza asla ulaşamayacağını nasıl da unutmuştum?

Asansör zemin kata inerken yaşadığım bütün zorluklar kalbimi göğüs kafesimden sökmüştü ve duygularımı geri vermemek üzere benden çalmıştı. Artık acı çekemeyecek kadar uyuşmak güzeldi elbette ama yeni dostum olan hissizlik, bana henüz tanışmadığım mutluluğu da verecek değildi.

YASAK MEYVEDonde viven las historias. Descúbrelo ahora