KİB - On Birinci Bölüm.

12.9K 829 102
                                    


Dudaklarımın üzerinde duran sıcak eller... Sırtımda hissettiğim duvar... Tam bu ambiyansta başımın üzerinde bir ampül parlarken konunun çok dışında bir şey fark ettim; fotoğraf.

"Fotoğraf!" dedim şaşkınca. Sesim ellerinden dolayı biraz boğuk çıkmıştı.

Esma denilen kız, Arın'ın nişanlısı... Ondan yürüttüğüm cüzdanında onun fotoğrafı vardı!

"Sessiz ol," dedi beni onlardan uzak bir köşeye çekiştirerek.

Ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Asıl şaşırdığım nokta ise, Arın'ın tepkisizliğiydi. Sanki her gün onlar karşısında öpüşüyorlardı, öyle bir rahatlık.

"Bu rahatlık..." diye mırıldandım hayretle.

Ellerini ceplerine soktu. "Neyden bahsediyorsun?"

"Biliyor muydun... İkisini."

Önce etrafını kontrol etti ve kimsenin olmamasından rahatlık duyarak bana döndü. Bir omzunu duvara yasladıktan sonra, "Evet," dedi sıkıntıyla. "Gördüklerin burada kalsın..."

Ciddi ciddi biliyordu ve Adnan beyi mi oynuyordu? Dayanamayarak "Aptal mısın?" diye sordum. "En yakın arkadaşın ve nişanlın okulun ortasında rahatça birbirini sömürüyor sende aptal gibi izliyor musun?"

Sıkılmış gibiydi. "Sana ne yaptığımdan? Kendi işine bak."

"Üzgünüm," dedim gülerek. "Aile romantizminiz ilgimi çekti."

Sırtını duvardan ayırdıktan sonra tüm vücudunu bana döndürdü. "Ne istiyorsun?"

"Ha?"

"Gördüklerini kimseye söylememen karşılığında... Ne istiyorsun?"

Bir de onları mı koruyordu? Bu çocuk gerçekten aptal olmalıydı. Ayrıca beni böyle kolayca para ile satın alabileceğini zannetmesi birazcık rahatsız ediciydi. Sadece, birazcık.

"Düşünmem gerek," dedim sırtımı duvardan ayırarak. "Senin gibi zengin birinden ne istesem... Karar verdiğimde söylerim."

"Zengin olduğumu nereden çıkardın?"

Kaşlarımı kaldırdım. "Değil misin?"

"Neyse." dedi sıkıntıyla. "Kimseye söylemeyeceğinden nasıl emin olacağım?"

Gülümsedim. "Emin olamazsın." Bu repliği hep yapmak istemişimdir. "Ama korkma," dedim koluna vurarak. İnşallah sert olmuştur. "İsteyeceğim şeyi tehlikeye atmam."

Yüzü hala kararsızdı ama yanından ayrıldığımda sözüme güvenmek zorunda kalarak arkamdan gelmedi.

Biraz ilerledikten sonra çöp kutusunun yanında duraksadım. Ne kadar düşünürsem düşüneyim içim rahat etmiyordu. Sonunda çantamdan, katladığım dilekçeyi çıkardım ve uzunca düşünme gereği duymadan ikiye yırtıp çöpe attım. Pişmanlığın aksine rahatlamış hissediyordum.

En yakın arkadaşını aldatan bir insanın yardımına ihtiyacım yoktu.


Biraz önce yanlarından ayrıldığım yere doğru yürüdüm. Şükür ki yerlerinde uslu uslu oturuyorlardı da yeni bir part sömürme sahnesi daha izlemek zorunda kalmadım.

"Buldun mu?" diye sordu Ege beni gördüğünde. Masada rahatça yayılmış çay içiyordu.

"Buldum buldum... Hem de neler buldum..." dedim gülerek.

"Ne, anlamadım?"

"Yok bir şey. Gideyim ben de diyordum."

Bir daha da onları görmeye niyetim yoktu. Bana uzak, cehenneme yakın olsunlardı arkadaş düşmanları.

Kendine İyi BakWhere stories live. Discover now