KİB - Otuzuncu Bölüm.

12K 713 116
                                    



Sabah kendimi gözlerim kısık şekilde koridordaki duvara bakarken buldum. Önce neden sabahın köründe kendimi burada bulduğumu düşündüm ama fazla kafa patlatmama gerek kalmadan çalan zil beni aydınlatmıştı. Zil çalmıştı, doğru ya.

Söylenerek kapıya yürüdüm. Sabahın köründe kim gelmiş olabilirdi? Okan beyefendisi de bir taraflarını devirmiş uyuyor, bir kalkıp açmıyordu şu kapıyı.

Esneyerek kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm Arın'la esneyen ağzım hızla kapandı. Bunun ne işi vardı sabahın köründe burada?

Hızla elim kabarmış saçlarıma gitti, felaket görünüyor olmalıydım.

"Neden geldin?" diye sordum biraz huysuz bir sesle. Güzel uykumdan uyandırılmıştım, elbette huysuz olurdum.

Benim aksime yüzünde oldukça ciddi, endişeli bir ifade vardı. Yüzü yeni uyanmış olmasına rağmen hala güzeldi.

"Konuşmamız gerek." dedi beni kenara itip içeri geçerek. Gözlerim hızla açıldı. Okan salonda uyuyordu.

Onun bilmişlikle salona ilerleyen adımlarını durdurmek için önüne geçtim. "Ne oldu?"

İçimden bir ses henüz Okan ile tanışmaları için uygun bir zaman olmadığını söylüyordu.

Onu durdurmam karşısında kaşları merakla havalandı ve gözleri salonun açık kalan kapısına kaydı. "Bir şey mi saklıyorsun?"

"Misafirim var." dedim.

Kaşları çatıldı. "Kim?"

Neden sorguluyordu ki? "Sen tanımazsın."

"Bir bakayım belki tanırım." Yanımdan geçip salona yürüyordu ki onu kolundan tutup hızla başka bir odaya çektim ve kapıyı arkamızdan kapattım. "Ne oldu söyle hadi."

Gözleri odada dolaşırken bakışları dağılmış yatağa takıldı. Yatağıma.

Fark ettiğim gerçekle sarsıldım. Onu odama çekmiş üstelik arkamızdan kapıyı kapatmıştım!

Yutkundum ve geriye adımlayarak hızlıca, üstünkörü yatağımı toparladım.

"Sabah Egemen geldi."

"Neden gelmiş yüzsüz, niye konuşuyor hala seninle?" diye sordum kıyafetlerimi üstünkörü dolaba atarken.

Bana doğru attığı adımları duyduğumda hızlıca arkamı döndüm ve onunla yüz yüze geldim.

"Demir seni araştırıyormuş."

Kaşlarımı kaldırdım. Bu beklediğim ama hazır olmadığım bir gelişmeydi.

"Neden?" diye sordum safa yatarak. Ne öğrenmişti? Ne kadarını biliyorlardı? O an bir gerçeği fark ettim, Demir'in beni bulmasından çok Arın'ın benim hakkımdaki gerçeği öğrenmesinden endişeleniyordum.

"Belli değil mi?" Sesi alçak, bakışları endişeliydi. "O gece senden şüphelenmiş olmalı."

Hala bilmiyordu. Rahatlamıştım. Bakışlarımı yere düşürdüm. "Anladım, ona adınızı söylemeyeceğim merak etmeyin."

Kolumdan tutarak aniden beni kendine çektiğinde yüzüne şaşkınlıkla bakakaldım. "Önemli olan bu mu? Ya sana bir şey yaparsa?!"

Kaşlarım havalandı. Neden bunu düşünüyordu ki? Bu benim endişelenmem gereken bir konuydu, onun değil.

Gülerek kolumu ondan kurtardım ve nefes almak için güvenli bir alan bırakarak ondan uzaklaştım. "Merak etme," dedim omzuna vurarak. "Başımın çaresine bakarım ben... Hem zaten böyle anlaşmamış mıydık? Adınızı vermediğim sürece bir sıkıntı olmayacak sizin için."

Kendine İyi BakWhere stories live. Discover now