KİB - Kırk Üçüncü Bölüm.

5.7K 447 220
                                    

Yeni bölüm geldiii :D

Bana göre uzun bir bölüm oldu. Bölümde Özgür'ün çekildiği fotoğraflar da var, hadi en iyi poz hangisi birlikte seçelim :D

Resimlere 10 üzerinden puan verin, bakalım en iyi poz hangisi?

Oy vermeyi unutmayın, iyi okumalar!

-


Henüz birkaç dakika önce gerginlikten ellerim buz tutmuş, kalbim ne yapacağımı bilememenin telaşıyla hızlı hızlı çarparken şimdi onu aniden karşımda görmenin verdiği rahatlama hissi ve bedenimdeki tepkisi tuhaftı.

Arın sıcacık gülümsedi ve uzanıp buz tutmuş ellerimden tuttu. Elleri de sıcacıktı. "Seni almaya geldim." Ellerimdeki titremeyi fark etmiş gibi kaşları çatıldı. "Üşüdün mü? Tenin soğuk."

Başımı olumsuzca salladım. "Hayır üşümedim. Sen neden buradasın?"

Ellerimi bıraktı ve üzerindeki ince ceketi çıkardı. "Esma bana birlikte burada mahsur kaldığınızı söyledi." Bana yaklaşarak elindeki ceketi omuzlarıma örttü. "Arabası bozulmuş ve cüzdanını evde unutmuş..."

"Ne?" Bana da başka yere uğrayacağı için beni bırakamayacağını söylemişti. Demek planı beni postalayıp Arın'la yalnız kalmaktı. Muhtemelen taksi çağırıp çoktan gittiğimi sanıyordu, telefonumun çekmeyeceğini düşünememişti.

Arın sıkıntıyla iç çekti. "Neden onunlasın? Esma'ya başta inanmadım ama seni arayıp ulaşamayınca da aklım çıktı. Ne olur ne olmaz buraya kontrol etmeye geldim, iyi ki de gelmişim."

Telefonum çok az çekiyordu, taksi durağına bile ulaşamamıştım. Buradan kurtulur kurtulmaz şu operatörü değiştirecektim!

Arın'a uygun bir cevap vermeye hazırlanırken, "Özgür?" diyen sesi duydum. Başımı çevirip baktığımda Esma olduğunu gördüm, buraya doğru yürüyordu. "Sen daha gitmedin mi?" Arın'ı fark ettiğinde duraksadı. "Arın, sen ne ara geldin?"

Esma'nın yanında genç bir adam dikiliyordu, yüzüne baktığımda onu tanımıştım. "Özgür, sende mi buradaydın?" diye sordu Alp öne doğru bir adım atarak.

Arın, ne iş dercesine kaşlarını çatarak belli belirsiz yanıma yaklaştı.

"Alp, ne işin var burada?" diye sordum ben de şaşırarak.

Esma kollarını göğsünün üstünde birleştirdi. "Birbirinizi tanımanız ne güzel. Yarınki çekimde zorluk çekmezsiniz işte." Sesi iğneleyiciydi.

Hepimiz ona soru dolu bir ifadeyle baktık. "Ne demek bu şimdi?" diye sordu Arın sabırsız bir sesle.

Esma huysuzca yüzünü astı. "Özgür'ü tebrik etsene? Yarınki çekim için reklam teklifi aldı. Alp de onun partneri."

"Ne?"

"Ne!"

Soru işareti Alp'e, ünlem ise Arın'a aitti. "Şaka mı yapıyorsun?" diye sordu kızgın bir sesle. Bana döndü. "Bu doğru mu?"

"Alp'in partnerim olduğunu yeni öğrendim." diye mırıldandım. Neden sinirlenmişti ki şimdi bu?

"Bu harika." diyerek güldü Alp. "Seda'nın yerine senin olduğunu daha önce öğrenseydim boşuna bu kadar gerilmezdim." Bana doğru yaklaştığında Arın'ın gerildiğini hissettim. Alp yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana baktı. "Sence de bu kader, değil mi?"

"O kaderi baştan yazmamı istemiyorsan usulca evine git Alp." dedi Arın ona ters ters bakarak.

Alp birkaç adım geri çekildi ama yüzündeki muzip gülümsemeyle bana bakmaya devam etti. "Bu arada nereye gideceksin?" diye sordu.

Kendine İyi BakWhere stories live. Discover now