PROLOG

7K 559 272
                                    


Acı her yerdeydi.

Tüm bedenimde dolaşıyor, gittiğim her yere yayılıyordu. Önce hastane odasındaki yatakta, hemşirelerin bana bakan gözlerinde, doktorun teselli eden cümlelerinde saklıydı.

İnsanların acıyarak bakan gözlerinde daha da küçülüyordum sanki. Kimse benimle konuşmasın, bana bakmasın istiyordum.

Belki de bu çaresiz bir istekti.

"Ne oldu ona?" diye sorduğunu duydum annemin. Biraz önce acel acele gelmiş, bana bakmadan doktoru soru yağmuruna tutmayı tercih etmişti.

"Sakin ol, hastanedeyiz. Eylül uyuyor olmalı." diyerek uyardı babam onu. Sesi her zamanki gibi sakin ve kayıtsızdı.

"Kızınızın vücudunun çoğu yerinde darp izleri mevcut-"

"Peki ona kötü bir şey yapmışlar mı?" diye sordu annem adamın sözünü keserek.

Yatağın içinde biraz daha küçüldüm.

"Anlamadım hanımefendi?"

Başım örtünün altında, kendi karanlığıma gizlenmiştim.

"Tecavüz etmişler mi?"

Yok olmak istedim.

Doktor kısa süreli bir şaşkınlığın ardından, "Hayır." dedi. Yaptıkları testleri ve sonuçları konuşuyordu.

"Neyse ki!" Annemin rahatlayan sesini duydum. "Neyse ki kirletmemişler kızımı!"

Ölmek istedim.

Annem temiz olduğumu anladığında başucuma geldi ve kafama kadar örttüğüm yorganı kaldırdı. Benimle konuşmaya çalıştı. Bir şeyler söylüyordu ama anlamıyordum, daha doğrusu onu dinlemiyordum. Karşımda duran beyaz duvara odaklanmıştım.

Konuşmaları arasında doktorun psikolojik destek almam adına annemi ikna etmeye çalıştığını ama annemin, "Benim kızım deli değil!" diyerek reddettiğini seçebilmiştim.

Zaman benim için ya duruyor ya da çok hızlı geçiyordu. Doktor, biraz daha kalmam için ısrar etse de annem şiddetle reddetmiş, evde kendi kızına daha iyi bakabileceğini söylemişti.

"Biraz daha kalsaydı ya hastanede?" dedi babam yolda ilerlerken.

Başımı cama yaslamış, gözlerimi kapamıştım. Uyuduğumu düşünüyorlardı.

"Biraz daha dursun da bütün elalem öğrensin değil mi? Aptal olma! Kimse bunu öğrenmemeli!"

Annemin atağı karşısında babam yine sessizliğe gömülmüştü. Her zamanki gibi.

Evdeki yatağımdan uzun bir müddet çıkmadım.

Yatağımda yatarak bomboş duvarı izledim. Günlerdir bunu yapmaktan başka bir vasfım yoktu zaten.

"Artık kalk şu yataktan." dedi annem isyan edercesine. Kaç gün olmuştu? Ya da kaç ay geçmişti? "Okan yine geldi, seni görmek istiyormuş."

Kalbime acı doldu. "Hayır." dedim kısık bir sesle.

"Niye bir türlü kabul etmiyorsun çocuğu? Herkese böyle küçük düştüğünü göstermek mi istiyorsun? İnsanlar arkamızdan neler söylüyor biliyor musun?"

Midem bulanıyordu. Annemin sözleri midemi bulandırıyordu. Konuşmasın istiyordum. Gözlerimi kapadım ve uyuyor numarası yaptım yine. Biraz daha söylendikten sonra nihayet kapıyı kapatıp dışarı çıktı.

Eve geçtiğimden beri, kendimde olduğum her an Okan'ın beni beklediğini işitiyordum. Defalarca onu görmek istemediğimi, gitmesini söylemiştim annem aracılığıyla. Ama bir türlü pes etmiyor, günlerce odamın önünden ayrılmıyordu.

Kendine İyi BakWhere stories live. Discover now