KİB - Onuncu Bölüm.

13.1K 846 147
                                    


"Merhabalar!" dedim gülümseyerek. Sesimin frekansının ayarını kaçırdığımdan olsa gerek biraz yüksek çıkmıştı.

Ege'nin yüzündeki saklamayı başaramadığı sinsi gülümsemeye bakacak olursak Arın efendiyle beni bilerek karşılaştırmış olmalıydı. Çünkü Arın'ın gözlerindeki şaşkınlık, benden haberinin olmadığını yüzüne yansıtıyordu. 

Ya da tesadüfen burada karşılaşmışlardı ama bir yanım öyle olmadığından emindi. İyimser tarafımı geride bırakalı çok oluyordu.

Ege ve yanındaki kız, bana karşılık verirken Arın üzerindeki şaşkınlığı atmış ve bana gözlerini kısarak bakmıştı.

"Ege senden bahsetti," dedi yanlarındaki kız. Niye ki? "Hayırlı olsun."

"Teşekkür ederim... Niye bahsetti bilmiyorum ama..." dedim gülerek.

"Esma Güner," dedi Ege tanıştırma ihtiyacı hissederek.

"Beni de biliyordur Egemen." dedi Esma denen kız, yapma der gibi. Bana döndü gülümseyerek. "Beni tanıyorsun değil mi?"

Hayır.  "Yüzün tanıdık geliyor aslında..." dedim pot kırmamaya çalışarak. Sonra gerçekten de yüzünün tanıdık geldiğini fark ettim. Bir yerden yüzünü anımsıyordum ama nereden?

"Reklamları izlemiyor musun?" diye sordu bu sefer. Reklam ne alakaydı? Biz neden bu boş muhabbeti döndürüyorduk? Bana neydi? 

"Esma bir çok markanın reklam yüzü olmuştur bu zamana dek," diyerek lafı tekrar devraldı Ege. "illa denk gelmişsindir." 

"Pek televizyon izlemem, ama eğer izlersem size denk gelmeye çalışacağım." dedim gülerek.

"Ne boş muhabbet..." diye söylendi Arın. Soğukça yüzüme bakıyordu. Benden neden haz etmiyordu bilmiyordum, kolay bir insandım aslında. Kimseyle düşman olmuşluğum yoktu bu güne dek.

"Bu da Arın," dedi kız sanki zatı şahanelerini tanımıyormuşum gibi. "Nişanlım."

Gülerek elimi uzattım. "Merhaba Arın!"

Tepkime şaşırmıştı, bu şaşkınlığından olsa gerek elini uzattı. Tutup sıktığımda yüzümde sevecen bir ifade vardı.

Zorlu bir savaşa giriyordum... Bir de Antagonist kazanamazdım.

Elimiz ayrıldığında sanki tekrar tutacakmışım gibi elini acel acele arka cebine koydu. "Ben kantindeyim... İşiniz bitince gelirsiniz." dedi diğerlerine bakarak.

Sıkkın tavrı ruhumu daraltmıştı, gidebilirdi. Cehenneme kadar yolu vardı.

"Ben de gideyim..." dedi Esma acel ecele. "Arın dur, beni bekle!"

"Biraz aksi bu gün." diye fısıldadı Ege. "Dün cüzdanı çalınmış."

"Yaa," dedim üzgün görünmeye çalışarak.

"Mevzu para değil aslında, onun için önemli olan bir şey de varmış."

"Ne varmış?" diye sordum merakla.

Omuz silkti. "Ne kadar ısrar etsem de söylemiyor. Aksi, inatçı herif."

İkisi de yanımızdan ayrıldığı için daha rahat hissediyordum.

"Bu gün çok güzel görünüyorsun..." dedi Ege beni koridora doğru yönlendirip. "Makyaj işe yaramış."

Bir odanın önüne gelmiştik. "İçeri geçsene."

Büyük bir ofise adımladığımda ona döndüm. "Ne zaman yazıyoruz şu dilekçeyi?"

"Ne bu acele, yazarız elbet." dedi gülerek.

Kendine İyi BakUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum