KİB - Elli Yedinci Bölüm.

3.8K 234 61
                                    


İyi okumalar! 🎈

-

Bakışlarımı yerde bağdaş kurmuş oturan Ege'den alarak, soluklanan Arın'a diktim. Neyse ki kaşının yanındaki yara dışında iyi görünüyordu.

"Teşekkür ederim." dedim ikisine de hitaben. "Siz olmasaydınız atlatmam zor olurdu."

"Bence yapardın." dedi Ege. "O potansiyeli gördüm sende."

Ona doğru ilerleyerek elinden tuttum ve yerden kalkmasına yardım ettim.

Arın'ın ceketini çıkardığını göz ucuyla görmüştüm. Birkaç adımda yanıma gelip ceketi omuzlarıma örttükten sonra bedenimi sıkıca sarmaladı ve düğmelerini kapattı.

"Gerek yok, üşümüyorum."

"Şimdi değil ama biraz sonra terin soğuyunca üşüyeceksin."

Gözlerim çenesindeki morluğa gitti. "Doktora görünmelisin."

"Bir şeyim yok ama sen görünmelisin." Elini enseme götürdü ve kafamın arkasını kontrol etti. "Birkaç defa yere düştün, kanama olmayabilir ama iç kanama riskin var."

"Ona bakarsan sen de düştün, sen de gitmelisin."

Ege elini salladı. "Hey, ben de buradayım?"

"Ben yere düşerken kendimi korudum." derken hala kafamı kontrol ediyordu.

"Ben de kontrollü düştüm, bir şeyim yok." dedim geriye çekilerek. Telefonum titremişti. Allah'tan çantayı kenara atmıştım da arbede sırasında telefon hasar almamıştı. Ekranda beliren mesajı okudum.

İş tamamdır.

Ödemenin geri kalanını göndermeyi unutmayın.

"Bence buradan bir an önce tüymemiz gerekiyor." dedi telefonuna gözünü dikmiş olan Ege. Başını kaldırarak şokla yüzümüze baktı. "Yangın çıkmış."

Arın'ın kaşları çatıldı. "Yangın mı?" Gözleri bahçesinde durduğumuz Çırağan Sarayında dolaştı.

"Burada değil, Bora'ların şirketinde. Şirket yanıyormuş, içerisi savaş alanı gibiymiş." Hızlıca telefonunu cebine soktu. "Annem içerideydi, ona bakacağım."

Ege koşar adımlarla davet salonuna doğru koşarken Arın bileğimden tuttu ve karşıma geçti. Sesini duymadan bile yüz ifadesinden ne soracağını anlamıştım.

"Sen mi yaptın?" diye sordu sakince. Sesi beklediğimin aksine yumuşaktı, yargılayıcı ya da suçlayıcı değildi. Nedense öyle olmasını istedim. Yüzüne boş boş baktığımda hafifçe başını salladı ve bakışları dikkatle gözlerimde dolaştı. "Sen yaptın..."

"Evet." dedim bileğimi elinden kurtarıp. Gülümsedim. "İçeride doyasıya eğleniyorlardı, şimdi tam bir kaos içinde olmalılar değil mi?"

Sesim heyecanlı çıkmıştı, buna karşılık Arın'ın kaşları çatıldı. "Ya şirkette insanlar varsa?"

"Kimse yoktu." dedim. Kundakçılarla bu şekilde anlaşmıştım, içerideki insanların ölümüne sebep olmak onlara da büyük zarar verirdi bu yüzden benimle iş birliği içinde olmak zorundaydılar. "Sadece belgeleri, birikimleri..." Sırıtarak ona döndüm. "Paraları yanıyor olmalı."

Bora Holding'in fonlarını banka yerine kendi özel kasalarında tuttuklarını biliyordum, bu yüzden yangının kasanın olduğu yerden başlamalarını istemiştim. Tabi öncesinde yangın söndürme sistemini iptal etmemiz gerekmiş, biraz uğraştırmıştı. Ama çabaladığıma değmişti.

Kendine İyi BakWhere stories live. Discover now