PROLOG

8.7K 617 107
                                    





Gözlerim satırların arasında dolaşıyor ama cümleleri bir türlü yakalayamıyordu. Ellerimin arasında duran Simyacı'ya ilk defa odaklanamıyordum. Annem hemen arkamda oturuyor, ellerinin arasına aldığı saçlarımı incitmekten korkarcasına özenle tarıyordu.

"Yarınki nişan için heyecanlı mısın?" diye sordu keyifli bir sesle. Yüzünü göremesem de mutlu olduğu aşikardı. "Gerçi senin nişanın, elbette heyecanlısındır..."

"Ben nişanlanmak istemiyorum." Bu cümlenin hiç beklemediğim bir anda dudaklarımdan döküldüğüne inanamadım. Aniden cesaret ederek söylemiştim.

"Ne?" Omuzlarımdan tutarak bedenimi kendisine çevirdi. Kaşları çatılmıştı. "Neden?"

Bu gerçeği söylemek canımı acıtıyordu. "O beni sevmiyor çünkü."

Güldü. "Sebep bu muydu?" Dikkatle yüzüme baktıktan sonra bedenimi baştan aşağı süzdü. "Seni sevmiyorsa daha güzel görünmelisin. Daha çok makyaj yapmalı, daha çok dikkat çeken elbiseler giymelisin. Erkekler böyledir güzel kızım, güzellik onlar için tek şeydir. Gerisini umursamazlar." 

Bu doğru gelmiyordu, doğru olmayan çok şey var gibiydi. "Anne, sence de çok hızlı olmuyor mu? Henüz 16 yaşındayım." Bu soruyu daha önceleri de sormuştum ama cevabı ya aynı oluyor ya da geçiştiriyordu.

Sakince gülümsedi. "Elbette değil, hem nişanlanıyorsunuz diye hemen evlenecek değilsiniz ya?"

"Yine de diğer insanlar bu kadar-"

Omuzlarımdaki elleri sertleşmiş, canımı yakmıştı. "Biz sıradan insanlar değiliz. Bunun sadece sizin hayatınızı etkilemediğini biliyorsun, bu nişan iki aileyi de etkiliyor. Nişanlanmanız iki şirketin birleşmesi demek." Çenemden tutarak yüzüne bakmaya zorladı. "Bu yüzden nişanlı kalmalısın. Evliliğin aceleye gelmeyecek merak etme."

Bakışları bir an kucağıma, hızlı hareket ettiğim için kapanan kitaba düştü ve bir saniye bile duraksamadan aniden çekip aldı. "Bu ne Eylül? Kitapla oyalanacak vaktin mi var? Cilt bakımı yaptın mı?"

Yüzüm düştü. "Kitap neden beni oyalasın anne? Sevdiğim için okuyorum. Hem yatınca yapacağım cilt bakımını." 

Kitabı elinden almak için hamle yaptığımda aniden geri çekti. "Böyle kitaplar okumana gerek yok, çalışıp para kazanmak zorunda değilsin."

Kaşlarım çatıldı. "Ne demek istiyorsun anne?"

"Zenginsin zaten kızım, ileride daha da zengin olacaksın. Çalışıp para kazanmana ne gerek var? Senin tek işin aileni yönetmek olacak."

Bu konuşmayı daha önce de yapmıştık. Annem derslere çalışmamı boş buluyordu, bu zaman kaybından başka bir şey değildi. Ona göre okuldaki eğitim sadece çalışıp para kazanmak için yapılan bir eylemdi. Çabalamama gerek yoktu.

Onunla bu konu hakkında defalarca tartışmış ve çatışmış daha sonra onu ikna edemeyeceğimi fark ettiğimde konunun üzerinde durmamayı ve sessiz kalmayı seçmiştim. Onunla görüş ayrılığına düştüğümüz tek nokta buydu, çünkü diğer konularda hep istediğini yapardım.

Nazikçe elinden almaya çalıştığımda kitabı bir kez daha uzaklaştırdı. Sinirlendiğini hissettim. "Böyle kitaplar yıkıyor değil mi aklını?" Kaşlarını çattı ve ayağa kalktı. "Demir'le nişanlanıncaya kadar kitap okuman yasak!"

Kaşlarım çatıldı. Annem daha önce bana hiçbir şeyi yasaklamamıştı. Neden böyle davranıyor anlayamıyor, bir türlü mantığıma oturtamıyordum. "Anne, kitabı verir misin?" diye sordum onu takip ederek. Henüz bitirmemiştim ve onun bu davranışını anlamıyordum.

Kendine İyi BakWhere stories live. Discover now