KİB - Beşinci Bölüm.

14.9K 925 133
                                    

"Özgür abla! Özgür abla!"

Boynuma çapraz astığım çantamın uzun askısıyla oynamayı bırakıp arkamı döndüm. Sibel bana doğru koşuyordu.

"Ne oldu?" diye sordum acaleyle geldiğinde.

"Nereye sabahın bu saatinde?"

"İşe gidiyorum." dedim sıkıntıyla.

Gözleri merakla parladı. "Yeni bir iş mi aldın?"

"Hayır." dedim gülerek. "Başka bir iş bu."

 Heyecanla, "Yoksa gerçekten Emre abinin çetesine girdin mi?" diye sordu.

Son sözleriyle hırsım tekrar kendini içimde hissettirmişti. "Bu gün yarın çete'de sayılırım." dedim rahatça. "Çok az kaldı."

Kaşlarını çattı. "E, o zaman nereye gidiyorsun?"

İçimdeki sıkıntı kendini tekrar ettiğinde güldüm tekrar. "Cihangir'e."

Gözleri irileşti. "Cihangir mi? Ne yapacaksın ki orada?"

"Garsonluk." dedim. "Garsonluk yapacağım."

Dünkü yıkılışımın üzerine Selami abiyi aramış ve bütün seçiciliğimi bırakıp iş bulmasını istemiştim. Selami abinin İstanbul üzerinde güçlü bir ağ bağlantısı vardı. Adam nerede iş var şıp diye buluyordu. Şansıma o gün de bir kafe de garson arıyorlardı. O anki psikolojiyle önünü arkasını düşünmemiş, hemen kabul etmiştim.

"Ama sen birinin emri altında çalışamazsın ki," dedi şaşkınca. Omzuna babacan bir ifadeyle vurdum.

"Asla, asla deme."

Onunla vedalaştıktan sonra metroya bindim ardından bir otobüs daha atlattıktan sonra mekanın önüne gelebilmiştim.

İçerisi sabah saatlerinden olsa gerek, bir kaç müşteri dışında sakindi. Kendimi görevlilere tanıtmamın ardından hızlıca elime önlük tutuşturup beni iş başı yapmam için yollamışlardı.

"Bu ne şiddet bu ne celal ahali." 

Önlüğümü giydim ve söylenildiği gibi masaları silmekle başladım. İş tecrübem olmadığı için benim gibi ama benden daha eski garson bir kız bana işi gösteriyordu.

Saat öğleye yaklaşırken mekan kalabalıklaşmaya başlamıştı. Çoğunluğu gençlerden ve zengin tayfadan oluşuyordu. 

Sipariş götüren bir kızın kulağına eğildim ve "Yakınlarda dershane falan mı var?" diye sordum. "Gelenlerin çoğunluğu genç."

Güldü. "Dershane değil ama Üniversite var yakınlarda. Adı... Adı neydi ya hatırlayamıyorum."

"ÖZOK." dedi diğer garson sözü tamamlamak için. "Özok Üniversitesi var yakınlarda, gelirken görmedin mi?"

Gözlerim irileşti. Şansıma mı tüküreyim yoksa alnından mı öpeyim şaşırmıştım. Mekanın içerisini dolduran insanlara daha dikkatli baktım. 

Dört senemi onlarla geçirecektim.

*

Aradan geçen bir kaç günle bu mekana daha çok alışmaya başlamıştım. Yine öğle saatleri ve kafenin en yoğun olduğu zaman dilimindeydik.

"Bakar mısınız?" Elimdekileri masaya bıraktıktan sonra gülümsedim ve bana seslenen bir gruba doğru yürüdüm.

"...Ve bir sade kahve. Başka?"

Kafalarını olumsuz anlamda sallarken, aralarından bir kız bana çok dikkatli bakıyordu. "Bir şey sorabilir miyim?"

"Buyurun." dedim gülerek.

Kendine İyi BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin