🌼FİNAL🌼

En başından başla
                                    

"Ne oldu kızım?"diye sordum anlamayarak.

"Babam bana günaydın demedi ama Aras'a günaydın dedi."deyince Emre ve ben güldük.

Emre kucağında Aras'la yatağa gidip oturdu ve Biricik'i de yanına çağırdı.

Biricik aynı yüz ifadesiyle Emre'nin yanına gidip yatağa oturdu.

"Günaydın demeye küçüklerden başladım kızım, sıra sana da gelecekti."

Emre'nin bunu demesine güldüm Biricik buna inanmazdı.

"Önce anneme günaydın dedin baba, annem bizden küçük değil."dedi kaşlarını çatarak.

Emre şaşkınlıkla bana bakıp tekrar Biricik'e baktı.

"Şimdi günaydın desem?"

Biricik birkaç saniye Emre'nin yüzüne çatık kaşlarıyla baktıktan sonra gülümsedi.

"Tamam olur."dedi.

Onların bu hâline güldükten sonra arkamı dönüp yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim.

Odadan çıkıp aşağıya indim, elimi yüzümü yıkamadığım aklıma gelince alt kattaki banyoya gidip önce elimi yüzümü yıkadım, daha sonra banyodan çıkıp kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa gittim. Adımlarımı buzdolabına yöneltip içinden kahvaltılıkları çıkartırken dört sene boyunca her gün yüzümde olan gülümseme yine yüzümdeydi.

Bu dört sene içinde değişen tek şey ailemizdeki birey sayısı ve mutluluğumuzdu, her ikisi de fazlasıyla artmıştı.

Biricik; sarı saçları, mavi gözleri olan, herkesin deyişiyle annesi kılıklı ama benim değişimle anneannesi kılıklı yaramaz bir kızdı.

Tamam belki hâl ve hareketleri neredeyse benim küçüklüğümün kopyasıydı ama 4 yaşında olmasına rağmen o konuşunca sanki karşımda küçük bir Zeynep YILMAZ varmış gibi hissediyordum.

Babasına çok düşkündü, tıpkı Emre'nin ona düşkün olduğu gibi. Tabii bu güzel bir şeydi ama çoğu zaman babasının ona olan düşkünlüğünü kötüye kullanıyordu.

Misal benim izin vermememe rağmen bir sürü oyuncak alıyordu. Alt dudağını hafifçe büzüp bir de masum masum Emre'ye bakınca Emre her dediğini yapıyordu, bu yaptığı beni etkilemiyordu ama Emre'yi her seferinde etkiliyordu. Baba yüreği yüzündendi herhalde çünkü babalar bu konularda daha şefkatliydi, kendi babamdan biliyorum.

Aras; kocaman mavi gözleri, tıpkı ablası gibi sarı saçları olan bir bebekti.

Henüz 5 aylıktı, benim genlerimi taşımasına ve Biricik'in kardeşi olmasına rağmen çok uslu bir çocuktu acaba hastanede çocuğu değiştirmiş olabilirler mi diye saçma sapan düşüncelere girdiğim zaman Demet teyze Emre'nin de küçükken uslu bir çocuk olduğunu söyleyerek içimi rahatlatmıștı.

Huyları ne kadar bize benzese de ne Aras ne de Biricik dış görünüş olarak bana veya Emre'ye benzemiyordu, sadece ikisinin de kocaman olan mavi gözleri benim gözlerime benziyordu.

Aras'ın ismini ben koymuştum ve bu ismi seçmemde herhangi bir amaç yoktu.

Biricik'in ismini Emre koyduğu için Aras'ın ismini de benim koymamı istemişti. Ben de ne koysam diye düşünürken bir anda aklıma Aras ismi gelmişti, bunu dile getirdiğimde ise Emre "Kim lan bu Aras?" demişti. Tanımadığım biri olduğunu söylediğimde ise "Neden ilk aklına Aras geldi?" diyerek yaklaşık bir hafta bu konu hakkında soru sormuştu. Daha fazla dayanamayıp "Nüfus müdürlüğüne git çocuğun ismini değiştir o zaman Emre." dediğimde nihayet ikna olmuştu ve artık soru sormamıştı.

KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin