12. Yaz Tatili

5.5K 527 107
                                    

Avukat Kemal telefonun diğer ucunda donup kalmıştı. Kızının en büyük kâbusu gelmiş ve onu bulmuştu.

"Telefonu Bekir'e ver yavrum" dedi kızına.

"Babam sizinle konuşmak istiyor" diyerek telefonu Bekir'e uzattı genç kız babasının isteğine uyarak.

Bekir büyük bir neşeyle " Ben de seni çok özledim Kemal amcacığım. Ne mutlu kavuşturana" dedi, büyük bir pişkinlikle.

Kemal ise "Kızımdan uzak dur Bekir. Seni öldürürüm" demekteydi karşısındaki utanmaz adama.

"Tamam, biz Neşe ile eve geliriz. Ne demek elbette sizinle yemeğe kalmak isterim. Yengeme selamlar" diyerek telefonu Kemal'in suratına kapatıverdi, Bekir. Her şey yolundaymış gibi "Neşe'ciğim evden bizi bekliyorlar. Hem Hatice ninemin iyi olduğunu kendi gözlerimle göreyim. Araba şu tarafta gidelim mi cimcime?" diyerek arabaya doğru yürümeye başladı.

Neşe arabaya bindiğinde kendi düşüncelerinde kaybolmuştu. Hayatı boyunca gerçek anlamda pek fazla insanla yakınlık kuramamıştı. Zaman zaman sebebini bilemediği tedirginlikle boğulduğunu hissediyordu. Oysa şimdi Bekir'in yanında eski bir dostuna rastlamış gibiydi. Üstelik babasını tanıyan ve seven biri kötü olamazdı değil mi? Kötü olsa babası eve çağırmazdı. Bekir'in kendine baktığını fark ederek "Ne oldu?" diye sordu.

Bekir'in ruh hali hayatında hiç olmadığı kadar iyiydi. Bir zamanlar onu en derin üzüntülere boğan kızın yanında kalbi kıpır kıpırdı. Berfe gibi sakin ve ağır değildi resmen bir ateş parçasıydı. İnsana yeni adı gibi neşe veriyordu bu kız. Onu bulmakla ne iyi etmişti. Kırmızı ışıkta Neşe'ye baktı bir şey arar gibiydi ama aradığının ne olduğunu daha kendi de bilmiyordu. Tek bildiği ruhunun inanılmaz bir coşkuyla dolup taştığıydı. Kızın sorusu üzerine gülümseyerek aklına gelen ilk yalanı söyledi kıza.

 " Seni bu halinle görünce annemle babam resmen aklını yitirecek. Sen ufaktın hatırlamıyorsun, ancak annemler sana çok düşkündü. Araya giren seneler sana olan özlemlerini katladı sadece."

Daha sonra bu düşünceye sesli bir şekilde güldü. Eskiden deli gibi kıskandığı kızın anne ve babasıyla tekrar karşılaşma anını hayal etmek ona iyi gelmişti. Kafayı yediğini düşündü ve bu düşünceyle daha çok güldü Bekir. Bu kız onu hep uç noktalara sürüklüyordu. Birkaç sene sonra sadece kendini değil çevresindeki erkekleri de çok fena etkileyecekti anlaşılan. Aklına gelen düşünce canını sıktı birdenbire. Hızla bu düşüncenin dallanıp budaklanması kendini daha da kötü hissetmesine yol açtı. Belki kızın şimdiden bir sevgilisi vardı. Sonuçta şimdiki kızlar hele de şehir kızları sağlam sayılmazdı. Herkes Berfe'si gibi değildi.

Adamın yüzündeki duygu değişimleri ise Neşe'yi şaşırtmıştı. Az önce gülen adam birilerini boğazlayacak gibi duruyordu. Aralarında oluşan sessizlik telefonun sesiyle bozuldu. Berfe'nin sesiyle kendine gelen Bekir kızla tatlı bir şekilde konuştu, onu özlediğini kısa sürede döneceğini söyleyerek telefonu kapattı.

"Sanırım yenge demek lazım değil mi?" diyen kızı onaylayan Bekir merak ettiği soruyu sormak için uygun bir an bulduğu için sevindi.

"Benim de eniştem var mı Neşe Hanım?"

Duyduğu soruyla gülen kız " Her şeyin zamanı var. Önceliğim okumak üstelik bu konuda nineme sözüm var. Ama ninem demese bile önce okulum" diye yanıt verdi.

Aldığı yanıttan memnun olan Bekir "Çok yerinde bir düşünce Neşe'ciğim" diyerek çeşitli konular hakkında kızla konuşarak sohbetlerini daha da derinleştirdi.

Evde Hatice ninenin ufak rahatsızlığından sonra telaşlanan ev halkı Bekir'in gelişiyle diken üstündeydi. Kızlarının yanında Bekir'le eve girmesi izleyen aile Neşe'ye dikkatlice bakıyorlardı. En ufak bir üzüntü var mı diye.

Selamlaşmanın ardından ufak bir sohbetle geçmişi anan ev halkı ve misafirleri, yemeklerini Neşe'nin okulundaki günlük olaylarını dinleyerek yediler.

Bekir henüz on altı yaşında olan Neşe'nin liseden mezun olacağını duyunca şaşırdı. Bahar Hanım gururla kızının sınıf atladığını söyledi. Kendisi yirmi üç yaşında üniversiteden ancak mezun olduğu halde bu kız yirmi yaşına gelmeden üniversiteden de üstten ders alarak mezun olurdu artık. Bekir bu düşüncesini sesli olarak da dile getirdi.

"Başka bir yolu var mı? Allah'tan bir engel olmazsa aynen böyle olacak. Ailem benim için o kadar uğraşırken, o kadar çok rakibim varken çıktığım bu yolda geride kalamam" diyen kıza sofradaki herkes güldü.

Kızın küçük bir çocuk gibi cıvıl cıvıl olmasına rağmen düşünceleri son derece olgundu. Bekir merak ederek tekrar sordu.

 "Ne olmak istiyorsun peki doktor mu?"

"Neden notları iyi olan herkes doktor olmak zorunda ki bu ülkede anlamıyorum. Gençlerin çoğu itibar ve para için doktorluğu seçiyor. Ben şanslıyım çünkü ailem mutlu olacağım yolda yürümeme destek veriyor. O yüzden hayalimdeki mesleği seçeceğim. Bilgisayar Mühendisliği" diyen kız mutlu bir ifadeyle babasına baktı.

Daha sonra yerinden kalkan Neşe sırayla babasını, annesini ve ninesini öptü. 

"İyi ki benim ailem sizsiniz" dedi. Birbirlerine rahatça sevgi göstermeyi onlara aşılayan kişi Bahar Hanımdı. Neşe ve Hatice ninenin iki kişilik dünyası Bahar Hanımın çabalarıyla artık dört kişilik bir dünyaydı.

Bekir karşısındaki aile tablosuna imrenerek baktı. Kendi ninesini düşündü, abisiyle artık ne yaparsa yapsın aşamadığı soğukluğu düşündü. Sanki görünmez bir el kalbini sıkıyordu. Oysa bu insanları birbirine bağlayan şey sevgiydi, kan bağı her zaman bütünleştirici olmuyordu.

Yemekten sonra Kemal çalışma odasına çağırdığı Bekir'e sinirle baktı.

 "Sen ne yüzsüzsün yaptığın onca şeyden sonra gelip kızımla konuşmaya çalışmak, ancak senin gibi psikopata yakışır. Bu son Bekir Efendi, ben o çocuğu sokakta bulmadım. Onun dağılan psikolojisini toparlamak kaç senemizi aldı biliyor musun?"

"Bak Kemal amca saygımdan dolayı sana hala amca diyorum. Artık Bilge'nin hayatında biz de varız hem de bir daha çıkmamak üzere.Senden önce de Bilge'nin hayatında benim ailem vardı. O yüzden boş yere ne kendini ne de bizi yorma. Gerekirse çatır çatır geri alırız Bilge'yi."

Yüzünde son derece çirkin bir  gülümsemeyle Kemal'e bakan Bekir, "Pardon Neşe'yi diyecektim" diyerek  sesli güldü.

"Güç sadece sende yok Kemal amca inan bana elimizin nerelere ulaşabileceğini tahmin bile edemezsin"

Bekir'e nefretle bakan Avukat Kemal genç adama hakkı olan karşılığı verdi.

"Ailenin senelerce avukatlığını yaptım delikanlı. Senin bu dünyada olmadığın zamanlardan beri ailenin nelerle meşgul olduğunu en iyi bilenlerdenim. Beni böyle korkutamazsın. Ben ne yapıp yapmayacağımı sana söylemiyorum. Sadece diyorum ki hayatımızdan çık!"

"Bana bak Kemal Hancı ben babam değilim seninle hukukum yok bu da bana dileğim gibi davranma imkânını tanıyor. O nedenle..."

İçeri giren Neşe'nin "Böyle hararetli bir şekilde ne konuşuyorsunuz bakalım?" demesiyle ona dönen ikili kızın sorusuyla ne cevap vereceklerini düşündü kısa bir an. Ve cevap Bekir'den geldi.

"Bu yaz tatilinde senin Diyarbakır'a bizi ziyarete gelmenin ne kadar hoş olacağını konuşuyorduk Neşe'ciğim."

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now