70. Emine Kara

4K 448 486
                                    

Kirasê Mirinê: Hewîtî / Ölüm Elbisesi Kumalık

Bu hikayede hep bu belgeseli paylaşmak istemiştim. Wattpad hikayelerinde sanki romantik bir aşk öyküsü gibi anlatılan kumalık olayını bir de gerçekten yaşayanlardan dinleyin. Dayaktan deliren ikinci eş, ikisi de eziyet gören kadınlar, görmezden gelinen ilk eş... Gerçek olana da bakın lütfen.

Meryem Hanım az önce delicesine nefretle doluyken oysa şimdi mutluluktan kalbinin atış sayısını takip edemeyecek kadar heyecanlanmıştı. İlk göz ağrısı Hüseyin'i karşısındaydı. Mutluluk gözyaşları yanaklarından aşağı akarken oğluna sarılmak için birkaç adım attı. Berfe ise saçlarını çeken adama nefret dolu gözlerle bakıyordu. Meryem Hanım, oğluna sarılmak istediğinde "Hayırdır Meryem Hanım?" sorusuyla olduğu yerde kalakaldı.

"Oğlum, Hüseyin'im her gün özleminle kalbim ağrırken annene sarılmayı çok mu görüyorsun?"

Hüseyin ise katı bir yüz ifadesiyle annesine baktıktan sonra yumuşayan bakışlarını Bilge'ye yöneltti.

"Bilge, abim sana ne yaptılar böyle? Bir daha kimse sana el kaldıramayacak. Artık abin yanında."

Hüseyin konuşurken bir taraftan da Bilge'ye sıkı sıkı sarıldı. Kollarının arasında yaprak gibi titreyen kızın saçlarından öptükten sonra yatıştırıcı bir sesle konuşmaya başladı.

"Tamam, abim sen merak etme seni kim üzecek olursa karşısında Hüseyin abin var artık. Sen yeter ki iyi ol. Şimdi hazırlan ve gidelim."

Bilge yaşadığı bu anın hayal olmasından korkup kollarıyla Hüseyin'e sarıldı. Sarıldığı kişinin Hüseyin değil de başkası olduğundan korkup kısık bir sesle "Hüseyin abi, gerçekten sen misin?" dedi.

Kızın ne kadar korktuğunu anlayan Hüseyin teskin edici bir ifadeyle "Bundan sonra hep yanındayım abim. Sen sakın merak etme, tamam mı güzel kardeşim?" dediğinde Meryem Hanım oğluna hayal kırıklığıyla baktı.

"O kız hiçbir yere gitmiyor Hüseyin. Anneni bile görmeni engelleyecek kadar gözlerini ne kör etti bilmiyorum. Beni görmezden geldiğin yetmez gibi yengene yaptığın saygısızlığı da görmedim sanma."

Annesinin sözleri ile içindeki kızgınlık yüzünden gözü kararan Hüseyin gerekli bilgileri az evvel babaannesinden aldığı için yengesi diye tanıtılan kadının yaptıklarından haberdardı. Bu yüzden sözlerini sakınmadan kullandı.

"Senin gelinim dediğin kadın az evvel benim kardeşime şiddet uyguluyordu Meryem Hanım."

Bilge'yi sarılmayı bırakmadan bütün öfkesiyle Berfe'ye bakan Hüseyin derin bir nefes alıp konuşmasına devam etti.

"Ben şiddete karşıyım, ancak karşımdaki insan ister kadın olsun ister erkek bir şerefsizlik yapıyorsa cinsiyetine bakmam hak ettiği karşılığı veririm. Sen, utanmadan hamile bir kadına saldırırken onun çaresiz bir kadın olduğunu umursama sonra da sırf sen kadınsın diye benden kibarlık bekle. Sırf sen kadınsın diye ben, sana aynı şekilde karşılık vermeyeyim öyle mi? Yok öyle bir dünya, eğer bir kez daha Bilge'ye parmağının ucuyla dokunursan ibretiâlem için bütün kemiklerini acımadan kırarım. Senin karşında kolayca kandıracağın dünkü çocuk yok."

Berfe korkusundan tek kelime etmezken, Meryem Hanım ise az önceki mutluluk hissini unutup öfkeyle kavrulmaya başlamıştı.

"Oğlumu bana düşman ettin yılan."

Hüseyin, annesinin nefretle yoğrulmuş cümlesini duyunca herkesin irkilmesine yol açacak kadar yüksek bir sesle bağırdı.

"Beni, kendine düşman eden sensin. Senin yaptıklarını unutup hiçbir şey olmamış gibi sana sarılacak değilim. Sen, beni doğuran kadın olmak dışında hiçbir anlamı olmayansın benim için. Geçmişe bir dön bak, ama sen iyi bilirsin zayıfları ezmeyi, bunu da bir marifet gibi yapar kendinle gurur duyarsın değil mi? Bu kez de hedefin Bilge ise unut bunu, Meryem Hanım. Gerekirse ben, seni ezer geçerim asla annem demem."

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now