11. Neşe

6K 548 272
                                    

Avukat Kemal gittikçe daha çok endişeleniyordu. Bekir'in çocukken bile normal olmadığını düşünürdü ve yetişkin Bekir onu gerçekten tedirgin ediyordu. Bu yüzden bir zamanların Bilge'si iken şimdinin Neşe'si olan kızını, başına gelecek her türlü kötü olaydan nasıl koruması gerektiğini ince ince hesap etti. Avukat Kemal başkaları gibi gönlünün keyfine göre üç günlük baba değildi. Rahmetli karısıyla birlikte hiç sahip olmadıkları çocukları yerine koymuşlardı Bilge'yi. Bilge'nin en zor zamanları ve karısının hastalığı ile birlikte Hasan Ağa'dan uzakta olma isteği ağır basınca geldikleri İstanbul onlara kol kanat germişti. Karısının ölümüyle birlikte Bilge'yi tedavi edip her aşamada onlarla birlikte hareket eden Psikiyatr Bahar sayesinde sıkıntılı zamanları daha rahat atlatmışlardı.

Beylerbeyi'ne doğru hareket eden Kemal'in aklında Bahar ve Neşe vardı. Geçen zamanla birlikte kalbine de baharı getiren kadınla kurduğu yuvasında ne kadar da mutluydu. Oysa şimdi Kara ailesi yine sadece kendi isteklerinin farkında olarak yakıp yıkacaktı.

Zil sesi ile kapıya koşan Neşe babasını mutlulukla karşıladı.

"Babacığım nerede kaldın annem ve ben neler yaptık bir bilsen" diye mutlulukla cıvıldadı.

Bahar mutlulukla ailesine baktı. Kocasının biyolojik olarak çocuğunun olmaması umurunda bile değildi. Hele kızı bambaşkaydı kendi doğursa ancak bu kadar severdi. Neşe'si ile birlikte Kemal'i ve Hatice anneyi kazanmıştı. Neşe anne ve babasına ne kadar düşkün olsa da Hatice nine ile arasında çok farklı bir bağ vardı. Ninesi ile birlikte aynı odada kalmaya devam ediyordu. Ayrı odada özel hiçbir şeyinin olmaması umurunda bile değildi. Neşe, ancak ninesinin varlığıyla rahat uyuyordu.

Yenilen akşam yemeğinden sonra Neşe ders çalışmak için odasına giderken Avukat Kemal çalışma odasına çağırdığı kadınlarla birlikte olan biteni değerlendiriyordu. Hatice nine kızgınlıkla dayanamayıp kızgınlıkla konuştu. 

"O gavur ne ister benim kızımdan. Eğer yine ateşlere atarsa çocuğumu yemin olsun öldürürüm onu. Mehmet'im hiç rahat yatamayacak mı?"

"Anam sakin ol. Ben her şeyi düşündüm, ancak Neşe ile nasıl konuşacağız? Tek zorlandığım konu bu. O yıllara dair hiçbir şey hatırlamıyor. Ne yapalım Bahar'ım sen söyle?" diyerek karısına döndü Kemal. Bahar ise mutsuzlukla kocasına bakıp, konuşmaya başladı.

 "Kızıma ne diyeyim Kemal. Aslında senin gerçek hikayen çok farklı ama biz bunu sana anlatmadık mı diyeyim. O psikopat yüzünden yaşadığı travmanın ne kadar ağır olduğunu mu anlatayım. Tedavi ile birlikte bilinçaltın kendini korumak için o günleri tamamen unutmayı seçti mi diyeyim? Senin adın aslına Nazlı Bilge mi diyeyim? O zaman ya bizden vazgeçerse? Ya tekrar hasta olursa?"

"Bunun cevabı sende uzman olan sensin, fakat terzi kendi söküğünü dikemez durumundasın değil mi?" diyen Kemal günlerdir aklına gelen fikirle ne yapması gerektiğinden iyice emin oldu. 

"Okumak için yurt dışına gidecek, en doğrusu bu."

Sessizce karı kocayı dinleyen Hatice nine isyanını dile getirdi.

 "Yıllarca memleketimden o zalimler yüzünden uzak kaldım. Yaşadığımız bunca sıkıntı boşuna mıydı? Şimdi diyorsun ki memleket hasreti yanına bir de evlat hasretini koy."

Aile ne kadar konuşursa konuşsun ortak bir yol bulamazken aynı saatlerde Sabiha Gökçen Havalimanında ise Bekir  yüzünde engel olamadığı gülümsemesi ile Dedektif Ahmet Gürbüz'e doğru yürümeye başladı. Selamlaşan iki adam bindikleri arabada yapılması gerekenleri konuştular.

Yeni bir güne başlayan İstanbul'da herkes gibi Neşe'de okuluna gitmek için annesinin hazırladığı kahvaltıyı yapıp ninesine verdiği öpücükle evden dışarı çıktı. Geçen yıla kadar özel arabayla okula gelip giden Neşe gerçek hayatı tanıması için bu sene toplu taşıma ile okula gidiyordu. İlk başlarda çok zorlansa da paranın geldiği gibi gideceğini söyleyen ninesinin ona söylediklerinin doğruluğunu kabul ederek yeni durumuna kolayca adapte oldu. Hızlı hızlı otobüs durağına doğru giden Neşe ise kendini izleyen gözlerden habersizdi.

Okul çıkışı arkadaşları ile bir şeyler içmek için hep takıldıkları kafeteryaya doğru giden Neşe elini yıkadıktan sonra önüne bakmadan yürüdüğü için kazayla çarptığı kişiden özür dilemek için başını kaldırdı.

"Özür dilerim önüme bakmadım."

Kıza büyülenmiş gibi bakan adam gülümseyerek "Önemli değil. Ben de dikkatsiz davrandım" diyerek kızın daha fazla mahcup olmasına izin vermedi.

Adama başıyla selam verip arkadaşlarının yanına ilerleyen Neşe arkadaşlarının "O adam kim?" sorusunu gülerek yanıtladı.

"Bilmiyorum kazayla çarptım."

 "Of ya bana neden denk gelmez böyleleri. Adam çok yakışıklı kızım" diye söylenen Sibel'e herkes güldü.

Arkadaşının takılmasını umursamayarak yemeğini yiyen Neşe çalan telefonunu yanıtladı. Ninesinin rahatsızlandığını öğrenince hızla yerinden fırlayan kız arkadaşlarından özür dileyerek dışarı çıktı ve yine önüne bakmadığı için biriyle çarpıştı. Bu kez özür dilemek için tek kelime etmeden ilerleyen Neşe  taksi bulmak için sağa sola bakınmaya başladı.

"Birine çarpınca özür dilemek gerekmez mi küçük hanım? Hele de iki kez çarptığın birinden?"

Arkasında duyduğu sesle dönen Neşe bir taraftan ağlarken bir taraftan da, "Özür dilerim bayım gerçekten özür dilerim.  Ninem rahatsızlanmış onun yanına gitmek için acele ediyordum. Kusura bakmayın" diye konuştu.

Kıza sempatiyle bakan adam "Hey! Ağlama seni çok iyi anlıyorum benim de ninem var. Aslında buraya da onun için geldim sayılır."

Taksiyi aklından çıkaran kız aynı üzüntüyü paylaştıklarını düşünüp "Sizin nineniz de hasta mı? Geçmiş olsun" diyerek iyi dileklerini sundu.

Neşe konuşurken adam da kızın sesiyle büyülenmişti. Hayatında daha önce gözlük takan bir kızdan hoşlandığını hiç hatırlamıyordu, ama bu kızın her şeyi adamı büyülemişti.

Adamın kendini duymadığını fark eden Neşe "Bayım iyi misiniz? Kusura bakmayın ben taksi bulmalıyım. Gitmem lazım" dedi.

Kendine gelen genç adam kıza en güzel gülümsemesini sunarak  kızı rahatlatmaya çalıştı.

"Asıl sen kusura bakma küçük hanım. Seni tutuyor gibi oldum, ancak tanıdığım birine o kadar benziyorsun ki. Senelerdir görmediğim halde Kemal amcamın kızı olduğuna yemin edebilirim."

Adama büyük bir şaşkınlıkla bakan Neşe "Hangi Kemal?" dedi.

"Avukat Kemal Hancı" yanıtını veren genç adam "Sen kesinlikle Neşe'sin. Dünya küçük derlerdi de inanmazdım" diyerek kıza gülümsedi.

"Sizin babamı tanıdığınıza neden inanayım ki?"

"Elbette haklısın. Dünyada bin bir türlü insan var. Ama bak bir tane fotoğrafımız vardı seninle ve Kemal amcamla cüzdanımda saklıyordum."

Adamın verdiği fotoğrafa bakan fotoğraftaki insanlar arsından babasını hemen tanıdı.

"Burada sen altı yaşındaydın Neşe'ciğim. Elbette İstanbul'a taşınıp bir daha memlekete gelmediğin için bizi unutman normal."

Bu arada adamı dinleyen Neşe babasının aradığını far edince hemen telefonu yanıtladı.

 "Babacığım eve geliyorum bende. Ninem biraz hastalanmış. Tamam, sorun yok babacığım endişeli değilim. Tamam, annem olayı abartmış anladım. Ninem iyi olsun da."

Sonra aklına gelen düşünceyle babasının konuşmasını kesip " Ne olduğuna asla inanmayacaksın babacığım" dedi.

Babasını dinleyen kız babasının söylediklerine gülüp, babasını yanıtladı.

 "Tesadüfen bir tanıdığımızla karşılaştım baba."

Babasının "Kiminle?" diye sorması üzerine utanarak "Ayyy adını sormadım ki baba" diyerek genç adama döndü.

Kızın babasıyla konuşmasından kendinden bahsedildiğini anlayan genç adam yüzünü kaplayan gülümsemesiyle kıza cevap verdi.

"Bekir Kara."

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now