22. Dikkat Dağıtan Hataların En Kötüsü: İnanmak...

4.1K 434 40
                                    

Sabah kahvaltıda diğer günlere oranla masada derin bir sessizlik vardı. Ortada bir olay vardı ama kimse açık açık konuşmaya yanaşmıyordu. Kahvaltı bittikten sonra oğluyla dışarı çıkan Hasan Ağa karısının anlattıklarını bir de oğlundan dinlemek istedi. Sonunda ise tıpkı karısı gibi işin gerçeğine değil inanmak istediklerine odaklandı.

"Kızla sağda solda artık daha fazla gezme. Önceden abi kardeş gibi olunca kimsenin söyleyecek lafı yoktu oğlum, ancak artık bu işin adı koyulmalı. Hem de en kısa sürede. Sen nasıl canımsan Neşe'de aynı o yüzden kendini bilmezlerin kızım hakkında konuşmasına imkân tanıma."

"Aynı fikirdeyim baba bana kalsa yarın evlenirim."

"Kızın okumasına müsaade edeceksin başka şekilde iznim yoktur haberin olsun."

"Karımı kendi ellerimle okula yazdıracağım baba. O mutlu olsun bana yeter. Mutlu olunca o kadar güzel gülüyor ki sırf o güldü diye ben de mutlu oluyorum bu nasıl bir iş anlamadım."

Babasının yanından ayrılan Bekir, hafta sonu için yapacağı sürprizin hazırlıklarına başladı. Kuyumcudan kocaman bir tek taş aldı. Onun kadını olduğunu herkes bilip uzak durmalıydı...

Neşe ise öpücük olayından sonra içine kapanmıştı. Yurt dışına gitmek için İngilizce bilgisini geliştirmesi lazımken neler yapıyordu? Babasının kemiklerinin sızladığını düşündü ve Bekir'in dışarı çıkma tekliflerini reddetti.

Canı sıkılan Bekir, ne olduğunu anlamaya çalışırken içini ferahlatan yorum annesinden gelmişti.

"Hayatında ilk kez öpüşmüş kız. Ne kadar utangaç bir yapısı olduğunu bildiğin halde üzerine gitme çocuğun. Bırak azcık alışsın."

Annesi kesinlikle doğru düşünüyordu üstelik cumartesiye üç gün kalmıştı. Sonrası zaten çok hızlı geçecekti.

Cumartesi geldiğinde ise günlerdir ders çalışan Neşe, temiz hava almak ve azcık dinlenmek için Bekir'in teklifini kabul edince Meryem Hanım bilmiş bilmiş oğluna gülümsedi.

Hevsel Bahçelerine geldiklerinde Neşe, hayranlıkla etrafı izlerken arabanın bagajından çıkardığı kır çiçeklerinden yapılmış tacı kıza takan Bekir usulca konuşmaya başladı.

"Burası hayatta en çok sevdiğim yer ve seninle paylaşmak istedim Neşe'm. Tıpkı hayatı seninle paylaşmak istediğim gibi. Sen saçlarındaki kır çiçekleri kadar eşsiz ve güzelsin işte bu yüzden sadece benim ol istiyorum. Benimle evlenir misin gonca gülüm?"

Böyle bir şey beklemeyen kız şaşkınlığın zirvesindeydi. Bu nedenle Bekir'in istediği cevabı bir türlü vermedi. Kızın mutlulukla boynuna atılacağını ve "Evet, evet, evet..." diye teklifini kabul edeceğinden o kadar emindi ki hala tepki vermeyen kıza bozularak baktı.

"Anlaşılan aynı fikirde değiliz? Arabaya bin de geri dönelim."

Bir anda huysuz tavır sergileyen Bekir'le kendine gelen kız hiç konuşmadan arabaya bindi. Yol boyunca konuşmadılar. Konağa geldiklerinde güzel haberi bekleyen Meryem Hanım ve Hasan Ağa suratı asık gençleri görünce ne oldu dercesine birbirlerine baktılar.

Bekir, kızı eve bıraktıktan sonra tek kelime etmeden tekrar dışarı çıktı. Neşe ise izin isteyerek odasına çıkıp elini yüzünü yıkamak için banyoya girince çiçeklerden yapılma tacın hala kafasında olduğunu gördü. O kadar güzeldi ki atmaya kıyamayıp kuruması için uygun bir yere koydu.

Akşam yemeğe gelmeyen Bekir ve yemeğe inmeyen Neşe ile ne olduğunu iyice merak eden Meryem Hanımı engelleyen şey ise kocasının sert bir dille yaptığı uyarıydı. Ne olursa olsun Neşe'ye hiçbir şey sormayacaksın demişti Hasan Ağa. Sorularına cevap arayan kadın oğlunun gelmesini bekledi bekledi...

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu