9. Bilge Nerede?

5.9K 582 180
                                    

"Berfe'm beni anladın değil mi? Bu vicdan yükünden kurtulmam lazım. İlerde çocuklarımıza benim o zavallı çocuğa yaptıklarımı birilerinin yapacağı düşüncesi kanımı donduruyor. O yüzden İstanbul'a gidip o çocuğu buraya getirmeliyim. Bilirim sen ona abla olursun. Olursun değil mi sevdiğim?"

Bekir'e gülümseyerek bakan Berfe, sevdiğini onayladı.

 "Elbette ablası olurum. Ah! Bekir nasıl kıydın o çocuğa. Aklım almıyor,  ama sende pek büyük sayılmazmışsın. O yüzden yanlışın neresinden dönersen kârdır."

Avukat Kemal'in iş yerinin olduğu binanın önünde duran Bekir her şeyin iyi olacağı inancıyla binanın girişine doğru yürüdü. Kemal amcasının bürosuna doğru yürürken oluşan heyecanına anlam veremedi. Avukat Kemal'in asistanı Bekir'e Randevunuz var mı ?" diye sorunca Bekir kendinden son derece emin bir şekilde "Kemal amcamla görüşmek için randevuya ihtiyacım yok benim" diye gürledi.

Dışarıdan gelen gürültüyle odasından çıkan Kemal karşısında gördüğü Hasan Ağanın gençliğinin kopyası Bekir'i hemen tanıdı. 

"Gel bakalım Bekir Kara. Odamda konuşalım" diyerek odasına geri döndü. Kemal amcasını takip eden Bekir odaya girince yaşlı adama sarılmak istedi, ancak Avukat Kemal oldukça soğuk bir şekilde "Bunca yıl sonra seni kapıma hangi rüzgâr attı Kara?" diye sordu.

Bekir içinde kopan fırtınaların hangisini susturması gerektiğini şaşırdı.

 "Kemal amca bunca yıl sonra beni gördüğüne sevinirsin sanmıştım. O yüzden çok şaşkınım."

"Yaptığın onca şeyden sonra tebrik etmem de lazım mı? Sen bir sabinin hayatının içine ettin be. Üstelik sadece sen değil. Hiç konuşmaya çalışma sus dinle bir kez. Sadece sen olsan diyeceğim ki ergen saçmalaması. Oysa anan, baban hepiniz bir çöp gibi davrandınız o çocuğa. Ona uyguladığın fiziksel ve psikolojik şiddet sonucunda o kızın ne hale geldiğini bir kez düşündünüz mü? Ama nerede? Çünkü Hasan Kara'nın biricik oğlunun psikolojisi bozulmuştu. Hasan Ağanın oğlu iyi olsun yeterdi değil mi? O kıza ne olduğunu bir gün düşündünüz mü? Şimdi geldiğin gibi git. Senin gibilerle konuşacak bir şeyim yok benim."

"Kemal amca bak kendinde dedin o zaman bende çocuktum. Biliyorsun ..."

"Kara ailesi hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum. Benden uzak durun. Şimdi güvenliği aramadan defol!"

Bir anda gözü dönen Bekir "Sen hayatında hiç hata yapmadın mı be adam. Köpekler gibi pişmanım diyerek kendini savundu.

" Bilge'yi bulmam ona hak ettiği mutluluğu vermem şart."

Öfkeyle ayağa kalkan Kemal bağırmaya başladı.

"Hadi sen gençtin ya da çocuktun hata yaptın. O konaktaki herkes mi çocuktu seninle birlikte? Bende saçmalıyorum işte. Kara ailesinin en büyük özelliği işler istediği gibi sürece onlardan iyisi olmaz, fakat bir tek sorun onların canını sıkmaya görsün o iyi dediğin insanların yerine hayatta gördüğüm en zalim insanlar geliyor. Sizler hayatta en çok sakınılması gereken insan tiplerisiniz. Neden biliyor musun?"

Kemal kadar sinirli olan ve artık ayakta olan Bekir "Söyle, söyle de bilelim" dedi.

"Kötüden herkes korkar Bekir Efendi. Kendini sakınır bilir çünkü kötüdür. Ancak bir de insanı iyiliğiyle incitenler vardır ki asıl tehlike budur. Boa yılanı gibidir. Seni sarar, sarar. Ve bir bakarsın nefes alamıyorsun, seni yutmaya hazırlanmış. Uzun lafın kısası Bekir Kara siz yakıp yıktınız. Senin bugün böyle arkanda dağ gibi babanın olmasını sağlayan adamın çocuğunu yok ettiniz. O adamın emanetine ihanet etti anan ve baban. Git bu laflarımı babana ve anana söyle."

"Bilge nerede avukat? Sana son kez soruyorum Bilge nerede?"

"Bilge nerede biliyor musun? Sayenizde olmaması gereken bir yerde"

Bir anda korkuyla boğazı düğümlenen Bekir " Bu da ne demek?" diye sordu.

Gözleri dolan Kemal "Mutlu olmalısın bence. Onu hep öldürmekten bahsediyordun ya istediğin oldu işte. O küçücük bedeni sizin yaptıklarınıza daha fazla dayanamadı. Hastalandı. Yemekten kesildi, sustu. Yavaş yavaş yok oldu. Ne yaptıysam fayda etmedi. En son psikolog, psikiyatr ne varsa hepsine götürdüm. Hastaneye yatırdım. Sonra bir gün nefes almayan küçücük bedenini elime verdiler. Sizin gibiler artık zarar veremez yavruma. Şimdi öğrendiklerinle başın göğe erdi mi?" dedi.

Bekir donmuş bir şekilde cevap veremeden öylece bakarken Kemal'in yere aniden yığılmasıyla harekete geçti. Bir taraftan Kemal'e seslenip kravatını çözerken içeri giren kıza "Çabuk ambulans çağır" diye bağırdı.

Hastane koridorunda doktorun vereceği haberi beklerken babasını arayıp olanları ağlayarak anlatan Bekir ona bakan insanları zerre kadar umursamadı. Nefes alamadığını hissediyordu. Gözlerinin kararmasıyla birlikte, kendinden geçti. Gözlerini açtığında hastane odasında olduğunu fark etti. Yerinden doğrulmak isterken kendine doğru gelen hemşireyi dinlemeden hızla doğruldu.

"Buraya getirdiğim hastanın durumu nasıl?"

Otoritesi sarsılan hemşire sinirle genç adama bakıp "Hastanın nesi oluyorsunuz?" diye sordu.

"Yeğeniyim oldu mu şimdi cevap ver amcam nasıl?"

Doktordan altığı talimatla Bekir'i yanıtladı genç hemşire.

"Kusura bakmayın, ancak Kemal Bey hakkında bilgi veremem. Bildiğim kadarıyla kendisi sizinle görüşmek istemedi."

Hastanede ne kadar uğraşırsa uğraşsın Kemal amcası hakkında tek bir bilgi alamayan Bekir Diyarbakır'a geri döndü, ancak bir günde tamamen değişmiş olarak ailesinin karşısına çıktı. Bekir bu kez gerçekten kayıp bir adam olmuştu. Ruhu geçmişte yaptıklarının ağırlığıyla ezildi un ufak oldu. Çünkü kim ne derse desin yıllarca yaptığından zerre kadar pişmanlık duymamıştı. Demek ki Kemal amcasının dediği doğruydu. İşine gelince iyi olan beş para etmez adamın tekiydi.

Bilge'nin öldüğünü öğrenen Meryem Hanım ise sinir krizi geçirip bunun hırsıyla Bekir'e saldırdı.

"Sen tıpkı o kadın gibi canavarsın. Ruhun çürümüş senin. El kadar çocuğu sığdıramadın değil mi? Beni tekrar evlat acısıyla yaktın Bekir. Tek istediğim ablanı kaybetmenin acısını dindiren o meleği büyütmekti, ama sen ve  o canavar kadın bana engel oldunuz."

Meryem Hanım saydığı acımasız lafların yanında Bekir'e hayatında ilk defa hırsla vuruyordu.

Bekir annesine tek kelime etmeden dinledi ve sonra engel olamadığı ağlamasıyla "Evet anam, ben bir canavarım ve biliyor musun sende bu canavarın annesisin. O zamandan bu zamana kadar bir kez bile aklına geldi mi Bilge?"diyerek, aynı acımasızlıkla yanıtladı annesini.

Meryem Hanım duyduğu soruyla bir anda sustu. Bugüne kadar aklına her geldiğinde umursamazlıkla "Bilge" diyen kalbini sahi o susturmamış mıydı?

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now