14. Ninem

4.8K 501 78
                                    

Dün gece babasının bürosuna giren hırsız ya da hırsızlar yüzünden ailesinin Diyarbakır'a birkaç gün sonra geleceğinin kahvaltıda Kara ailesine haber veren Neşe kahvaltıda hiçbir şey yemeyen ninesine endişeli gözlerle bakıyordu.

Sandalyesinden kalkıp ninesine sarılan Neşe yaşlı kadını ikna etmek için her zaman yaptığı gibi tatlı konuşmaya başladı.

"Ninem, canım, balım iki lokma ye ne olur. Beni üzme ninem. Sen hasta olursan ben ne yaparım? Bir tanem, fıstığım, güzel ninem hadi ne olur. Sen benim en güzel nefesim oldun ninem, sakın hasta olma. Acı çekersen ben daha çok üzülürüm."

Torununun bu yakarışının altındaki korkularını çok iyi bilen Hatice nine kendini birkaç lokma yemek için zorladı. Bir taraftan da torununu rahatlatmak için konuştu.

 "Sus biraz deli kız. Hava değişimi yordu beni. Merak etme kahvaltıdan sonra azıcık dinlenirsem düzelirim. Sende otur karnını doyur artık. Babanlar geldiği zaman senin bir şey yemediğini öğrenince bir daha bizi hiçbir  yere tek başına göndermezler."

Ninesinin son söylediğiyle keyfi yerine gelen Neşe sesli bir şekilde gülmeye başladı. "O zaman bizde kız kıza evden kaçarız ninem. Kimse sana kızamaz" diyerek yaşlı kadının yanağına defalarca kondurduğu sesli öpücüklerini büyük bir kıskançlıkla izleyen Meryem Hanımı fark etmedi bile,  çünkü Neşe'nin dünyasının merkezinde ninesi vardı.

Kahvaltıdan sonra ninesi dinlenmeye çekilince Bekir'in ısrarları ile gezmeye çıkan ikili Neşe için geniş kenarlı bir şapka almak için girdikleri mağazada Berfe ve kız kardeşi ile karşılaştılar. Helin kapıdan giren ikiliyi ablasına gösterirken kendilerine doğru yürüyen Bekir ve yanındaki kıza zoraki bir tebessümle baktı.

Helin'in ablası son derece güzel bir kızdı. Esmer teni, simsiyah saçları ve gözleriyle son derece kadınsı bir duruşu olan Berfe gittiği her yerde ilgiyi üstüne çeken bir kızdı. Berfe'yi tanıyan herkes onun sakinliğine, iyiliğine hayran kalırdı. Son derece narin ve kırılgan yapısıyla kadın, erkek herkeste koruma isteği uyandıran biriydi Berfe. Oysa bu kız zıtlıklarla doluydu. Henüz çocuk sayılırdı, ancak büyüdükçe çok canlar yakacak gibiydi.  En önemlisi de ablası sakinlik ve huzuru temsil ederken bu kız ateş gibiydi. Helin tam o an da Neşe'den nefret ettiğini hissetti. Bu kız ablasını üzecek potansiyele sahipti çünkü.

Tanışma merasiminden sonra Neşe'nin Berfe'ye yenge demesi ile şaşıran Helin ablasının mutlulukla ışıldayan yüzüne baktı. Neşe'nin kendisine yenge demesiyle birlikte Bekir'e sıcak bir şekilde konuşan Berfe ilişkilerini bitirme kararını çoktan unutmuştu. Gün içerisinde birlikte gezen dörtlü daha sonra ayrıldı, ancak başta cıvıl cıvıl olan Neşe vakit ilerledikçe suskunlaşmaya başladı nedensiz yere.

Ne olduğunu anlamayan Bekir kızın "Ninemi görmek istiyorum onu merak ettim" demesiyle Neşe'nin üzüntüsünün kendilerinden kaynaklanmadığını öğrenince rahatladı.

Akşam yemeğinden sonra ninesi ile odalarına çekilen Neşe "Beni bir daha Bekir abiyle gezmeye zorlama ninem. Berfe yengenin kız kardeşi elimi yıkamak için tuvalete gittiğimde bana öyle kötü şeyler söyledi ki yok olmak istedim" diye ağlamaya başladı.

Torunundan olayın ayrıntılarını öğrenen Hatice nine "Kötü söz sahibine aittir kızım üzme kendini" diye teselli sözlerini arkası arkasına sıraladı. Yanında uyuyakalan torunun saçlarından öpen Hatice nine yavaşça odadan çıktı.

Kara ailesinin oturduğu odaya gelip olanları tek tek anlattı. 

"Siz dış görünüşe aldanırsınız bilirim. Adı gibi kendi de neşeli sanırsınız, lakin torunum yaralı. Berfe kızın kendini bilmez kardeşi benim çocuğumu böyle üzecekse burada durmamız için sebep yok. Kemal oğlumu aradım sabaha bilet ayarladı. Diyorsanız tek bizim isteğimiz önemli ha Bilge ha Neşe ister ağlasın ister üzülsün mühim değil o zaman bilin ki bir daha buna izin vermem. O zaman burnumun dibinde olanları anlamadım, çünkü Bekir gözümde çocuktu ve ben ona kötülüğü yakıştıramadım hiçbir zaman, ancak şimdi..."

Duydukları ile deliren Bekir Hatice ninenin cümlesini yarıda keserek "Ben kendime bir söz verdim nine. Bu saatten sonra babam bile olsa Bilge'yi kimseye ezdirmem dedim. Geçmişi düzeltemem ancak kimse bizim kızımıza böyle kötü konuşamaz. Sen içini ferah tut" dedi. Telefonundan Berfe'yi arayan Bekir önüne geçemediği sinirle ağzına geleni saydı.

"Senin o ciğeri beş para etmez bacın var ya kaşla göz arasında Neşe'ye zehrini akıtmış. Senin bacının ağzından çıkanı kulağı duyuyor mu lan! O kız daha çocuk bana abi sana da yenge diyor, ancak senin bacın kıza nasıl orospu der lan! Benimle tek gezmesi namussuzlukmuş. O kim oluyor da  kuş kadar aklıyla karışır bizim işlerimize. Neşe'ye laf edene kadar kuytu köşelerde Nazmi'nin orasını burasını ellemesine nasıl izin vermiş onu açıklasın herkese. Madem namusuna çok düşkün önce kendini elletmesin millete. Bu zamana kadar bacın dedim sustum ama yeter. Bu iş burada biter Berfe. Sen yoluna ben yoluma."

Odadaki herkes şok olmuş bir şekilde Bekir'e bakıyordu. Evleneceğim dediği kızı bir kalemde silmişti. Neşe'ye olan sevgisi ağır basan Meryem Hanım bu durumdan zerre kadar kötü etkilenmedi. Zaten Berfe'nin annesinden hoşlanmıyordu. Oğluna kız mı yoktu sanki koca şehirde.

Bekir'e dikkatlice bakan Hatice nine "Çok mu pişmansın?" dedi.

Hızla kadına doğru yürüyen Bekir pişmanlıkla konuştu.

 "Ninem kurbanın olayım geçmişi değiştiremem, ancak Neşe'yi tıpkı senin gibi korur kollarım. Her gün kendimle yaptığım kavgalar beni o kadar yordu ki dayanamıyorum artık. Ne olur bana bir şans versen."

Konuşurken bir taraftan ağlayan Bekir'in samimi duygularını ilk kez fark eden Hatice nine yine de temkinli konuştu. 

"Gelecek senin elinde oğlum. O çocuğu daha fazla yaralama. Ben odaya çıkıyorum. İnşallah bundan sonrası herkes için hayırlı olur, ancak şimdi izin verin gidelim. Sabır güzel şeydir. Zamanla yine aynı yakınlığı kurarsınız kızımla. Sen hatırlar mısın bilmem ama bir zamanlar sen ne kadar kötü davransan da Bilge en çok seni sever, senin peşinde koşardı."

Hasan Ağa yaşlı kadına hak verdi. 

"Şimdi olaylar taze o yüzden İstanbul'a geri dönmeniz en hayırlısı."

Meryem Hanım ise "Olmaz daha doyamadım ben kuzuma. Yarın sabah gitmeyin" diye isyan etse de Bekir de Hatice nineye hak verdiğini belirtince sustu. Deli, sabırsız, laf dinlemez oğlu artık sakin sakin kararlar verebiliyordu demek.Her şeyde var bir hayır diyerek sessiz kaldı.

Sabah erkenden uyanan Neşe ise hızlıca duşunu alıp, dişlerini fırçaladıktan sonra uçağa yetişebilmek için ninesini uyandırmaya çalıştı. Ne kadar seslense de ninesi tepki vermiyordu. En sonunda dayanamayıp yatağa zıplayan Neşe "Uyuyan güzel öpücük mü istermiş bakayım. Ver bir yanak güzel kız" diyerek ninesini öptüğünde kalbi duracak gibi oldu. Ninesi buz gibiydi. Hiç kıpırdamadan ninesinin elini tuttu. Üzerlerini örtüp ninesine sarıldı. Durmadan öptü, öptü, öptü... Onlarca söz verdi ninesine. "Ninem, ninem, ninem..." diye sayıkladı defalarca.

Gittikçe sesi kısılan Neşe hiçbir şey demeden tavana bakmaya başladı. Neşe kimsenin bilmediği bir yere gitti zihninde. Ağlamak yok, korku yok, ölüm yok... Orada sadece kendi vardı. Artık ninesinin soğukluğunu bile hissetmiyordu ki Neşe. "Bu soğukluğu daha öncede yaşadın sen" diyen zihnini susturdu. Yoksa dayanamazdı. En güzeli susmaktı Neşe için ...

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz