72. Osman'ın Vedası

3.6K 425 453
                                    

Imagine Dragons/Bad Liar

Ayperi Korhan bir süredir Bilge'den aldığı mesajı düşünüyordu. Bilge mesajında anneannesiyle birlikte bir süre şehir hayatından ve stresten uzaklaşmak için sessiz bir yerlere gideceklerini söylemişti. Nereye gitmişlerdi acaba? Aynı endişeleri bir gün önce Canan da sormuştu. Zeynep ve Servet Kırca'ya ait telefon numarası artık kullanılmıyordu. Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı, ama ne? Bunu anlamanın en iyi yolu Zeynep ve Servet Kırca'nın evine küçük bir ziyarette bulunmaktı. Taksi verdiği adrese geldiklerini söyleyince ücreti ödeyip arabadan indi. Zili çaldıktan sonra kapının açılmasını bekledi. Açılmayınca bir kez daha zili çaldı. Üçüncü kez çaldığında kapı usulca açıldı. Karşısında gördüğü adamın kim olduğunu bilmediği için direk konuya girmeyi tercih etti.

"Merhaba ismin Ayperi Korhan, Zeynep Hanım evde mi?"

"Zeynep Hanım evde değil."

"Servet Bey evde mi peki?"

"Servet Bey de evde yok."

Adamın tek düze verdiği yanıtlara sinir olmaya başlayan Ayperi sakinliğini koruyarak "Peki ne zaman dönerler?" diye sordu.

Kafasını kaşıyan adam bir süre düşünüyor gibi yaptıktan sonra "Hafta sonuna kadar yoklar. Büyük ihtimalle pazartesi dönmüş olurlar" dedikten sonra "Bir mesajınız varsa alabilirim" diyerek Ayperi'ye baktı.

"Bir mesajım yok. Madem beş gün sonra dönüyorlar ben o zaman tekrar gelirim. Size kolay gelsin."

Can sıkıntısıyla Canan'a mesaj atıp olayın kısa bir özetini anlattı. Adliyeye doğru giderken "Bu işte yolunda gitmeyen bir şey var ve ben onu öyle ya da böyle bulurum" diye kendi kendine söz verdi.

Hastanede Hasan Ağa pişmanlıkla annesine, oğluna ve Bilge'ye bakarken, Bilge'nin aklından geçen tek düşünce Hasan Kara'nın onu tekrar cehenneme götüreceği düşüncesiydi. Kızın anbean sarsıldığını gören Hüseyin, hemen Bilge'nin kolundan tuttu.

"Sana elini sürmesine izin vermem. Sen, ninemle içeri gir. Ben buradayım."

Sekreterin seslenmesi ile içeri giren Bilge ve Emine Hanımın arkasından bakan Hüseyin, hızlı adımlarla koridorun diğer tarafındaki adama yaklaştı.

"Burada olduğumuzu nasıl öğrendin bilmiyorum, ancak seni burada istemiyoruz."

"Oğlum konuşmamız lazım. Ben, Berfe'nin babasıyla konuştum o kızın söylediklerinin yalan olduğunu biliyorum. Bunun için ninenle..."

"Ninemi yine kovmak için konağa çağıracaksan o iş bitti artık. Yakında kardeşimi de alıp buradan gideceğiz."

"Oğlum ne desen haklısın ama annen o kadar emin konuştu ki..."

"Sen bizimle değil de katil karınla ilgilensen nasıl olur?"

Oğlunun söyledikleri ile şaşıran Hasan Ağa "Annene ne diye katil dersin?" dedi.

Bu kadar akıllı bir adamın bunca sene bu kadar kolay ayakta uyutulmuş olması tamamıyla annemin becerisi diye düşündü Hüseyin. Hele de insan çevresinde olanlara kör ve sağır olmak istiyorsa ayakta uyumak o kadar kolay ki... yıllardır ben de aynı şeyi yapıyorum üstelik diye kendi kendine söylendi. Kendinden bir cevap bekleyen babasının duymak istediklerini değil, sonun başlangıcını getiren kelimeleri dile getirdi.

"Karın, Borgia Ailesine özenmiş diyorum. Çıkarına ters düşünce önüne geleni öldürme derdine düşmüş diyorum. Dün kendi ağzıyla Mehmet abiyi nasıl zehirlediğini anlattı karın diyorum. Sırf Bilge'yi almak için gencecik bir adama kıymış diyorum. Hazır hastanede iken babasının başına gelenleri benimle birlikte Bilge'ye anlatmak ister misin diyorum?"

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now