60. Borderline

3.4K 409 351
                                    

İyi bayramlar...

Telefonda konuşan Hasan Ağanın aldığı habere canı sıkılmıştı. Karısı yine başına buyruk davranmıştı. Berfe'nin evden gitmesi için her şeyi ayarlamışken, hamilelik olayı her şeyi zora sokmuştu. El âlem Kara ailesi torunlarını sokağa attı, demesin diye Berfe'nin konağa dönmesine izin vermişti Meryem Hanım. Hasan Ağa çıldırmak üzereydi. Bir süredir kahrolası doktoru bulması için görevlendirdiği adamından istediği bilgileri alamayan Hasan Ağa bu durumdan işkillenmeye başlamıştı. Hemen bahçeye çıkıp Şemsi'ye seslendi.

"Şemsi"

"Buyur ağam."

"Sadrettin bir şeyler karıştırıyor. Doktoru el altından sen ara, lakin kimseye bir şey söyleme. Adamı bulunca da hemen bana haber ver."

"Sadrettin'i ne yapalım ağam?"

"Bırak, bizi uyuttuğunu sansın. Onun hesabını sonra keseriz. Sen hazırlıklarını yap. Doktoru hemen bul, hemen. Dediğimi yapabilirsen, dile benden ne dilersen. Bu öyle bir konu değil, benim için ölüm kalım meselesi."

"Anladım ağam yanıma çocuklardan ikisini alıp gerekli yerlere uğrarım."

Bekir'in hastalığı hakkında daha fazla bilgi almak isteyen Bilge, hastalık hakkında internette araştırma yaptıkça öğrendiği her bilgiyle ister istemez dehşete düştü. Bu kadar zamandır Bekir'in durumunu ailesi nasıl fark etmemişti?

"Hazırsan yola çıkmamız lazım kızım."

Kendini Diyarbakır'a dönmeye hazır hissetmeyen genç kız, oturduğu yerde huzursuzca kıpırdanarak Hasan Ağaya baktı, uzun uzun.

"Diyarbakır'a gitmeden önce uğramak istediğim başka bir yer var."

"Kaybedecek vaktimiz yok."

"Benim babam vakit kaybı değil. En azından bu kadarını babama borçlusun Hasan Ağa. Bu kadarını bana da borçlusun. Senelerdir babamın ve annemin mezarına gidemedim. Bunun tek suçlusu da senin oğlun. Bana yaptıkları yüzünden senelerce babama dair hiçbir şey hatırlayamıyor oluşum. Benim, senden tek isteğim var o da babamla konuşabilmek."

"Hamilesin üzüntü sana..."

"Ve sen bu laflarınla beni yeterince üzüyorsun zaten. Hayatımı elimden aldınız, en azından babamı bana bırakın. Hasan amca, Bekir'e karşı iyi davranmamı istiyorsan beni babamın yanına götür. Babam ve annem kaç senedir orada sahipsiz biliyor musun sen?"

Bekir'e yakın davranmak mı diye aklından geçiren Bilge, bir kez daha kendinden nefret etti. Artık neleri pazarlık konusu yapıyordu? Bu insanlardan bir farkım kalmıyor. Her geçen gün kararıyorum Allah'ım diye düşünen Bilge, ailesinin sevgi dolu evinde mutsuzluk ve karamsarlık denizinde yavaş yavaş boğulmak için ilk adımını attı. Çaresizliğinin verdiği kendinden iğrenme hissiyle...

"Bekir bundan hiç hoşlanmayacak."

"Hasan amca, sen daha az evvel oğlunu akıl hastanesine ömür boyu kapatmakla tehdit etmedin mi? Şimdi ne diye Bekir'i düşünüyor gibi davranıyorsun? Ayrıca kimsenin, babamın yanına gittiğimi öğrenmesini istemiyorum."

"Yalan mı söyleyeyim?"

Hayatında ilk kez yalan söylüyormuş gibi dertlenen adama bakan Bilge, Hasan Ağanın nasıl bir adam olduğunu anlamaya çalışmanın ne kadar yorucu bir eylem olduğunu kavradı. Mutsuz bir şekilde adama bakmaya devam ederken Hasan Ağa, her zaman susturmayı başardığı vicdanını bu kez susturmayı başaramadı. Mehmet Öğretmeni, mezarlıkta son yolculuğuna uğurladıkları günün acı hatıraları zihnine dolmaya başlayınca Bilge için, ilk defa gaddarlığından ödün verdi.

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin