88. Kısasa Kısas

3.4K 402 551
                                    

Kayahan/ E Bebeğim E

Kontrol etmedim, kusura bakmayın...


Bilge, ayladır beklediği günün gelmesiyle birlikte içinden taşan ağlama isteğini bastırmaya çalıştı. Kendini uzaktan izleyen Şemsi'nin yanlarına doğru geldiğini görünce eliyle dur işareti yaptı. Daha sonra Bekir'e hiç bakmadan denize yönlendirdi bakışlarını.

"Neredeler?"

"Diyarbakır'dalar."

"Bana adreslerini ver yeter."

"Oraya tek başına gitmen iyi olmaz."

"Sen, benim iyiliğimi düşünme Bekir. Seninle konuşuyor olmam geçmişi unuttuğum anlamına gelmiyor."

Derin bir nefes alan Bekir, Berfe ve Helin hakkında gerekli bilgiyi ancak Diyarbakır'da vereceğini söyledi. Diyarbakır'a gitmek için gün kararlaştırdıklarında Bekir, gitmek için ayağa kalktı.

"Oraya yalnız gitmeyeceğim Bekir. Yanımda birileri olacak."

Bilge'ye cevap vermeden yürümeye devam etti, Bekir. Bilge, ise gözlerini kapatıp yapmak istediklerini kafasında tekrar tarttı. Gözleri kapalı bir şekilde kendi kendine gülümserken "Seni bu kadar mutlu eden şeyi merak ettim" sesini duyması ile birlikte gözlerini açtı.

"Bende ne zaman geleceksin diye merak ediyordum."

Çınar, Bilge'nin yanına oturup Bekir'le konuştuklarını anlatmasını bekledi. Bilge de Çınar'ın neyi beklediğini anladığı halde bir süre konuşmadan boğazı izlemeye devam etti. Çınar da Bilge'yi izledi, kafası karışmış bir halde. Bekir'in ne söylediğini deli gibi merak ediyordu.

"Bekir, seni gülümsetecek ne söylemiş olabilir?"

Anlamsız bir ses çıkaran Bilge, Çınar'ın elini tuttu ve sağına soluna baktıktan sonra konuşmaya başladı.

"Hani bir kez konuşmuştuk. Bana, Helin'i bulmaya yardım edeceğini söylemiştin. Kötü şeyler yapacak olsam bile bulacağına söz vermiştin hatırladın mı?"

"Sana ne söz verdiysem arkasındayım."

Çınar'ın elini bırakan Bilge akmaya hazır olan gözyaşını eliyle sildi. Heyecandan yerinde duramayacak hale gelince ayağa kalktı. Çınar'ın tekrar elinden tutup her zaman ki yürüyüş rotasına yöneldi. Bilge'nin heyecandan ne yaptığının farkında olmadığını anlayan Çınar, hiçbir şey demeden kızın rehberliğinde yürümeye başladı. Bilge için takıntı haline gelen mezarlık yoluna girdiklerinde yokuşu yavaş yavaş çıkmaya başladılar. Çınar'la hâlâ el ele yürüyen Bilge, kaçmasından korkar gibi arada Çınar'a bakıp yürümeye devam etti. Mezarlığın hizasına geldiğinde bir süre mezarları izleyen Bilge "Oğlumu benden almalarını unutamıyorum. Beni bu dünya da ailesiz bırakmalarını unutamıyorum, lütfen bana yardım et" dedi titreyen sesiyle. Bilge'nin çaresiz bir şekilde kendine bakmasına dayanamayan Çınar "Sen ne istersen onu yapacağız" dediğinde Bilge, genç adama sarılıp ağlarken fısıltıyla "Bir doktor bulur musun?" diye sordu. Çınar, Bilge'nin aklından geçenleri anlamadığı halde "Tamam" dedi.

"Teşekkür ederim."

"Bana teşekkür etme, sadece iyi ol."

Yapılan hazırlıklardan sonra Bilge kendini yalnız bırakmayan Canan, Çınar ve Şemsi ile birlikte Diyarbakır'a gelmişti. Hüseyin ise Bekir ile birlikte bir gün önceden gitmişti Diyarbakır'a. Şemsi verilen adrese doğru giderken Bilge, bütün hislerinden arınmış bir şekilde sadece Helin ve Berfe ile hesaplaşmayı düşünüyordu. Verilen adrese geldiklerinde ucu bucağı görünmeyen bir bahçe ve içerisindeki büyük eve meraklı gözlerle baktı. Evin giriş kapısında kendisini bekleyen Bekir ve Hüseyin'i görünce kısa bir an Çınar'a baktı. Daha sonra kafasındaki şalı düzelterek Çınar'la birlikte eve doğru yürümeye başladı. İçeri girdiklerinde evin oldukça sessiz olduğunu fark etti ve sonra koridorun ucundaki Berfe'yi gördü. Bekir'i gördüğü anda çığlık atan Berfe hemen arkasından ağlamaya başladı. Berfe'ye doğru yürümeye başlayan Bilge, genç kadının yüzünün yediği dayaklar yüzünden neredeyse şekil değiştirdiğini görünce yüzünü buruşturdu. Bilge'yi gören Berfe "Her şey için özür dilerim. Yalvarırım beni buradan çıkarın. Söz veriyorum bir daha yüzümü görmezsiniz" diye yalvarmaya başladı.

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now