17. Gerisi Hikâye

4.9K 477 57
                                    

Hatice nine ve Avukat Kemal ile karısının ölümünün üzerinden geçen yirmi günlük süreye rağmen insanlar baş sağlığına gelmeye devam ediyordu. Gelenlerin en çok merak ettiği Avukat Kemal'in kızıydı, ancak Neşe tek kelime konuşmuyordu. Bekir ise kızın yanından ayrılmıyordu. Kafasında Berfe ile Neşe'yi karşılaştırdığında her seferinde iç sesi Neşe diye haykırıyordu. Üstelik Berfe ile arasında kızı zora sokacak hiçbir şey geçmemişti bu nedenle son derece rahattı. Tek korkusu Neşe'nin geçmişte olanları hatırlaması ve onu istememesiydi.

"Ona o kadar iyi bakarım ki geçmişte olanları hatırlasa bile beni affeder. Ah! Küçük kız sen bana neler yapıyorsun?"

Elinde Neşe'nin çocukluk fotoğrafı ile konuşan Bekir kızın yanına gitmek için odasından çıktı. Bugün azcık konağın avlusunda oturabilirlerdi. Temiz hava Neşe'ye iyi gelir düşüncesiyle kızı kucaklayıp merdivenlere yöneldi.

Merdivenlerden inenleri gören Berfe mutsuzlukla gelenlere baktı. Kendi kendine, senin ipin çoktan çekilmiş kızım ne yapsan ne desen boş dedi. Canının bu kadar yanması normal miydi? Onunla konuşabilmek için bir sene peşinden koşan Bekir'e ne olmuştu?

Son derece üzgün bir şekilde kendine bakan misafiri gören Bekir kucağındaki kızı konağın yan tarafındaki bulunan pencere önündeki sedire oturttuktan sonra Berfe'nin yanına döndü.

"Bu eziyeti kendine yapmaktan ne anlıyorsun Berfe? Artık bu iş olmaz anla. Buraya gelerek sadece kendini üzüyorsun."

Bekir'in söylediklerine inanamayan Berfe usul usul ağlamaya başladı. Bunun üzerine rezillik çıkmasın diye Bekir kızın kolundan tutup odalardan birine doğru yürüdü.

O sırada konağa yeni gelen misafirleri içeri buyur ettiler. Meryem Hanım ve Hasan Ağaya haber verildi. İçerideki serin odaya alınan misafirler aileye baş sağlığında bulundu. Telefonu çalan genç adam ayağa kalkarak "Kusura bakmayın önemli bir telefon. Dedemin doktoru arıyor, yanıtlamam lazım" diyerek dışarı çıktı.

Telefonla konuşurken ileri geri yürüyen adam pencere önünde oturan kızı daha önceden fotoğrafını gördüğü için rahatlıkla tanıdı. Usulca kıza yaklaşıp "Başınız sağ olsun. Kemal abi gerçekten bu hayatta karşılaşabileceğim en iyi insanlardan biriydi. Bana o kadar çok iyilikte bulundu ki o yüzden bir sorununuz olursa mutlaka bize söyleyin. Dedem ve ben elimizden ne gelirse yaparız" dedi. Üzüntüyle derin bir nefes alıp tekrar konuşmaya başladı.

"Kusura bakmayın dedemin tedavisi için İstanbul'dan ayrılamadık. Olayı duyduğumuzda hemen gelemedik. Doktorlar dedemin hastaneden çıkmasına izin vermediler. Bu arada kendimi tanıtmadım ben Mehmet Çınar Güven."

Duyduğu isimle günlerdir içinde bulunduğu kozadan çıkan Neşe adama doğru baktı. Sürekli olarak içinden tekrar etti. "Mehmet Güven, Mehmet Güven..."

Karşısındaki kızın kendi kendine mırıldandığını fark eden Mehmet Çınar "İyi misiniz?" diye sordu, ancak aldığı tek yanıt kızın yavaş yavaş yanına yaklaşıp yüzüne dokunması oldu.

Gözlerinden akan yaşa mani olamayan Neşe yirmi günün sonunda ilk defa konuşup "Mehmet Güven" dedi.

Daha sonra deli gibi ağlamaya başlayıp bir taraftan da çığlık atmaya başladı. Ne olduğunu anlayamayan Mehmet şaşkın şaşkın kıza bakarken sesi duyan herkes o tarafa doğru koşmaya başlamıştı bile.

Kimse daha ne olduğunu anlayamadan kız olduğu yere yığılınca yere düşen kızı kucağına alan Mehmet, Hasan Ağanın "İçeri yatıralım" demesiyle adamı takip etti.

Dışarıdan gelen seslerin sonucunda Berfe ile konuşmasını bitirip dışarı çıkan Bekir evleneceği kızı başkasının kucağında göründe kıskançlıktan ve öfkeden delirdi.

"Ne oluyor burada? Neşe'yi ne diye kucağına aldı bu adam? Söylesene Fatma abla neler oluyor?"

"Bekir oğlum sen ne biliyorsan bende o kadarını biliyorum" diyen Fatma hızla mutfağa yöneldi.

Oturma odasında koltuğa yatırılan Neşe için çağrılan doktor beklenirken Mehmet Çınar odadaki insanlara yönelik "Ben kötü bir şey yapmadım. Sadece baş sağlığında bulunup kendimi tanıttım. Kemal abiden bahsettim. Birden ağlamaya başladı" diyerek kendini savundu.

Adamın dedesi "Tamam, oğlum biz çıkalım. Daha fazla rahatsızlık vermeyelim. Hasan hiç rahatsız olmayın yolu biliyoruz biz. Hadi Mehmet" diyerek kapıya yönelirken olayın ne olduğunu gayet iyi anlamıştı.

Odada bulunan herkes genç adamın ismine takılıp kalmıştı, Mehmet Güven. Bekir hızlı bir şekilde hareket edip "Bana bak Mehmet Efendi sen bu taraflara bir daha uğrama olur mu? Gelir gelmez kızı hasta ettin."

Duydukları ile şok geçiren Hasan Ağa misafirlerinden özür diledi. Ve onları kapıya kadar geçirmek için ayağa kalktı.

Arabalarına binen dede torun bir süre sustuktan sonra Mehmet Ali dede torununa Avukat Kemal'in Neşe ile olan ilişkisi hakkında detaylı bilgi verdi.

" O kızı onlara bırakamayız dede. Anlattıkların yenilir yutulur şeyler değil. Kemal amcamın emanetine sahip çıkmamız lazım."

"Haklısın ama nasıl olacak oğlum Hasan Kara kızı bırakır mı sanırsın."

"Onlar bıraksın ya da bırakmasın mühim değil. Benim bir hayat borcum var. Ödemek bugüne kısmetmiş. Ben o kızı onlardan alırım. Gerisi hikâye..."

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now