69. Hüseyin

3.5K 465 362
                                    


Emine Hanımın hayal kırıklığı için belki sizlere göre daha güzel müzikler vardı, ancak benim kalbimden Yanni/Prelude-Nostalgia geçti. 


"Her seferinde beni daha fazla hayal kırıklığına uğratmak için mi yaşıyorsun ana? Ben sana ne desem boş. Bir insanın kalbi bu kadar körleşmiş olamaz."

Oğlunun neden bahsettiğini anlamayan Emine Hanım lafın devamının gelmesini bekledi. Meryem Kara'nın olduğu yerde söylenecek laftan hayır gelmeyeceğini öğreneli çok olmuştu, ancak anne yüreği oğlunun bu kadar kör olmasını kaldıramıyordu. Durmadan aynı şeyler nasıl tekrarlanırdı? Yanında korkudan titremesine rağmen elini sıkı sıkı tutan küçük bir kız çocuğuyla elinden geldiğince dik durmaya çalışan Emine Kara'nın oğluna dair umudu da can çekişiyordu. Her an daha da  ölürken daha fazla beklemeden hemen şimdi ölümü kucaklayacak gibi hissetti. Demek ki yaşarken ölmek böyle bir şeymiş diye düşündü, yaşlı kadın.

"Kabahatini bilince nasıl da susuyor gördün mü?"

Gelinin konuşması ile daldığı acı verici düşüncelerden sıyrılan Emine Hanım, Bilge'ye bakıp gülümsedi. Eğilip usulca kısın saçlarından öptü ve kızın kulağına "Hüseyin gelecek merak etme sakın yavrum" dedi.

"Resmen gözlerimi yaşarttın Emine Hanım. Hepimize düşman kesilen Bilge, vaktiyle kendine en büyük kötülüğü yapan kaynanamı nasıl affettin? Sana o kadar kol kanat gerdim sonuca bak, ödül olarak oğlumu öldürmeye kalktı gelin kızım. Ya sen, Emine Hanım sen nasıl torununu öldürmeye çalışan birini nasıl böyle sarıp sarmalayabiliyorsun?"

Emine Hanım yine cevap vermedi. Oğlunun ve gelinin içlerindeki zehri saçmalarını bekledi, sabırla.

"Ana, Berfe gelinin çocuğu olmayacakmış diye neden yalan söyledin? Aylarca doktor arattım, sonra nasıl olduysa Şemsi, adamı eliyle koymuş gibi buldu ve doktorun dediklerini sadece sana anlattı. Ne bir belge var ne de başka bir şey. Elimizde olan tek şey senin lafların. Senin derdin ne ana? Meryem'e olan nefretin bu kadar fazla mı? Ne bitmez bir nefretmiş bu. Seneler geçti ama senin nefretin geçmedi."

Emine Hanım yine ortalığı karıştıran gelinine bakıp "Yanlış yapıyorsun Hasan. Bunun sonu felaket olacak. Elini tuttuğum çocuk korkusundan dolayı her an ölecek gibi. Ben hayatımda hamile bir kadına bu kadar eziyet edildiğini ilk defa gördüm. Asıl sizin derdiniz ne oğlum? Berfe gelinin hamile kalamayacağını söyleyince benim elime ne geçecek?" diye sordu.

Hasan Kara ise annesine bakmak yerine dikkatle Bilge'ye bakıyordu.

"Eğer tek hatan Bekir'i yaralamak olsaydı ses etmezdim, çünkü oğlum daha fazlasını yaşattı sana. Kendin bu kadar sıkıntı yaşarken hamile bir kadının bebeğinin ölümüne sebep olman affedilemez. Doğum yapınca buradan gidebilirsin, bizi istemeyeni ben hiç istemem bu saatten sonra, ancak torunum benim çatım altında büyüyecek. O zamana kadar en ufak hatan olursa değil seni bu kapıdan çıkarmayı bırak hiçbir kapıdan çıkarmam. Ölene kadar kilit altında kalırsın Bilge Hanım. Kimse ne sesini duyar, ne de seni arar. Senin yüzünden torunumun birini kaybettim. Diğerini de kaybetmeye niyetim yok."

Emine Hanım oğlunun söylediklerine inanmak istemedi.

"Bir bebeği anasından ayırmak da ne demek oluyor Hasan? Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Buna izin vermem."

"Senden izin isteyen olmadı ana. Kendi zehrini ne yaptın ettin bu kıza da bulaştırdın. Senelerdir anamdır dedim hatalarını görmezden geldim. Bir eve bir Emine Hanım yeter de artar bile." 

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now