26.BÖLÜM *PİJAMA PARTİSİ*

En başından başla
                                    

Ben (Anılaşkım): Ne yani hasta olsam bakmaz mısın?

Meleğim: O nasıl söz ya? Tabiki de bakacağım. Sanki bu zamana kadar kim baktı?

"Ben baktım."dedim yüksek sesle. Anıl şaşkınlıkla bana döndü.

"Lan ne okuyorsun mesajları?"dedi kaşlarını çatarak.

"Yoo okumuyorum ki Anılaşkım. Gözüm çarpmış."dedim gülümseyerek.

"Senin gözünü oyarım sonra çarpmaz bir yerlere."dedi Anıl.

"Oyarsın Anılaşkım oyarsın. Hem neden yalan atıyor Dolunay. Hasta olduğunda ben bakmıştım sana."dedim kaşlarımı çatarak.

"Can bir kere baktın onda da ilaçlarımı karıştırıp zehirlenmeme yol açmıştın."diye homurdanıp önüne döndü.

"Aaa dimi öyle olmuştu. Ama ben hayatımda hiç yemediğim dayağı yedim lan Dolunay'dan. O nasıl dövmektir. En son hatırladığım aha böyle kafamdan kan akıyordu yerde iki seksen yatıyordum. Bak Anılaşkım yol yakınken vazgeç bu kız seni de döver. Hani kadınlar 30 yaşından önce trip 30 yaşından sonra da terlik atar ya Dolunay 30 yaşından sonra sana ok falan fırlatır."dedim gülerek.

"30 yaşını beklemeye gerek yok Can istersen Dolunay'a bana söylediklerini söyleyeyim sana hemen yarın oku fırlatsın ha ne dersin?"diyerek o da sırıttı.

"Hmm düşündüm de ben karışmasam daha iyi olur sanki."dedim gülümseyerek.

Arabaları park ettiğimiz yere gelince koşarak Emre'nin arabasına doğru gittim. Kapıyı açmaya çalıştım ama açılmadı.

Emre benim bulunduğum camı hafif açıp konuşmaya başladı.

"Can kusura bakma ama bu yolculukta senin Ece hakkında konuştuğun hayranlık dolu cümleleri dinlemek istemiyorum."deyip arabasını çalıştırdı. Önümden geçip gidince ben de Anıl'a baktım ama onun çoktan gitmiş olduğunu gördüm. Hainler ya. Ben şimdi ne yapayım burada tek başıma? Oflayarak yürümeye başladım. Cebimden telefonumu çıkartıp Anıl ve Emre'ye benim evime gelmeleri hakkında bir mesaj attım. Biraz da biz eğlenelim dimi.

Arabaların geçtiği yola gelince kaldırımda beklemeye başladım. Bir taksi görünce elimle durması için işaret verdim. Taksi önümde durunca bindim.

Adresi verip en uzun yoldan gitmesi için taksici abiye rica ettim.

Uzun bir süre sonra taksi evimin önünde durunca taksiciye döndüm.

"Abi sen burada bekle ben senin paranı getireyim."diyerek taksiden indim. Anıl ve Emre'nin beni beklediklerini görünce yanlarına gittim.

"Emreaşkım benim taksi parasını ödesene."dedim.

Kafasını sallayarak taksinin olduğu yere doğru ilerledi.

"Sen neden sırıtarak Emre'ye bakıyorsun?"diye sordu Anıl tek kaşını kaldırarak. Benim dışımda herkes kaldırıyor mübarek şu kaşını.

"Hiiiç."dedim.

Emre'ye baktığımda bana sinirli bir şekilde baktığını gördüm. Gülümsemekle yetindim.

Elini cebine atıp cüzdanını çıkarttı. Gerekli parayı verince arkasını dönüp sinirli adımlarla bize doğru gelmeye başladı. Yanımıza gelince konuşmaya başladı.

"Lan 325 liralık nereye gittin sen? İstanbul'u mu turladın?"

"Ee napalım Emreaşkım siz beni orada bırakırsanız ben de size böyle yaparım."diye sırıtarak arkama dönüp eve doğru yürüdüm. Arkamdan homurdansalar da duymamazlıktan gelip yürümeye devam ettim. Kapının önüne gelince zile basıp beklemeye başladım. Anıl ve Emre de yanıma geldi. Emre'nin sinirli bakışlarını görmezden gelerek beklemeye devam ettim. Kapı açılınca annem gülümseyerek bizi karşıladı.

KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin