20.BÖLÜM •BİR SENEDİR Mİ?•

En başından başla
                                    

"Evet yeni geldim ama artık gitsem daha iyi olur."

"Ama neden ki?" dedim üzgünce.

"Öyle gerekiyor diyelim."

"Sen bilirsin oğlum." diyen babama annem de katıldı.

"Bari ben okuldan gelene kadar bir yere gitme." dedim homurdanarak.

Gülümseyerek, "Tamam, gitmem."dedi.

"Neyse ben şundan biraz, şundan biraz, şundan biraz, ha biraz da şundan yiyip okula gideyim." diyerek masada ne varsa azıcık parmaklayıp ayağa kalktım.

Herkese öpücük atıp odama gittim ve çantamı alıp geri odamdan çıktım.

Kapının önünde ayakkabılarımı giyip anneme de çıktığıma dair haber verdikten sonra evden çıkıp asansöre bindim. Zemin kata basıp aynadan kendime baktım.

Bugün de güzelim, çok şükür.

Asansör durunca inip apartmandan çıktım.

Kolumdaki saate baktığımda 20 dakikadan fazla bir zamanım olduğunu gördüm. Yürümenin daha iyi bir fikir olacağını düşünüp yavaş adımlarla karşı kaldırıma doğru ilerledim.

"Ahenk?"
Söyle yavrum.

"Bir şey unuttun."
Hayır, çantam yanımda.

"Çanta değil. Böyle daha değerli bir şey."
Daha mı değerli? Ne olabilir ki?

"Telefon olabilir mi?"
Hadsiz, sen kim köpek benim Iphone'me telefon dersin. Evet Iphone'mi evde unutum. Ee tabi yanıma telefon almaya almaya unuturum. Ama bu Iphone, nasıl unuturum?

Arkamı dönüp geldiğim yolu geri yürüdüm. Apartmana girip asansöre bindim ve 8.kata basıp beklemeye başladım.

Hâlâ anlamış değilim, Iphone'mi nasıl unutmuştum ben?

Asansör durunca inip kapıya doğru ilerledim, kapının önünde durup zile bastım ve birkaç saniye sonra kapı açıldı.

"Kızım çantanı unutmadın." dedi annem beni görünce.

"Biliyorum anne, çantamın sırtımda olduğunu fark etmeyecek kadar salak değilim." dedim homurdanarak.

"He he he şakacı şey seni."
Sensin şey.

"Ne unuttun o zaman?" dedi kaşlarını çatarak.

"Telefonumu." dedim gülümseyerek.

"Dur ben getireyim." diyerek içeriye gidince ben de onu beklerken etrafa bakındım.

Şu apartmanın duvarlarının rengini mi değiştirsek acaba? Şöyle pembeye falan boyasak güzel olurdu.

"Bayılırdın zaten sen de pembe rengine."
Tabii, pembe olmazsa yaşayamam.

Annemin telefonumumu getirmesiyle elinden alıp ona öpücük attım ve asansöre doğru ilerledim. Asansöre binip zemin kata bastım, asansörün durmasını beklerken telefonuma pardon Iphone'me zarar gelmesin diye onu çantama koydum.

Asansör durunca indim ve dış kapıya doğru ilerledim. Apartmandan çıkıp yavaş adımlarla okula yürümeye başladım.

Evden uzaklaşıp kaldırım değiştirdiğim zaman duyduğum havlama sesiyle etrafıma bakındım, bir şey göremeyince bu sefer arkama baktım. Bana doğru gelen kahverengi köpeği görünce yerimde durdu.

Sakin ol Ahenk, belki sana gelmiyordur. Yok, vallahi bu bana doğru geliyordu. Hızla önüme dönüp koşmaya başladım. Ara ara arkama baktığımda köpeğin de peşimden geldiğini gördüm.

KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin