"Bu tartışılır." Üste çıkmaya çalışıyordu Oğuz.

"Aslında bu konuyu tartışacak olsam bile karşımdaki kişi sen olmazdın. Yeşim'in intikamı konusunda acımasız davrandığının farkındayım. Seni suçlamıyorum ama mantıklı düşünemiyorsun." dedim. Kendimden böyle bir çıkış beklemiyordum. Dünya onun ve sevdiği kızın etrafında dönmüyor.

"Aslında haklı." dedi Cemre doğrularak. "Farklı bir yol seçebilirdik ama yapmadık."

Yeşim, yeşil gözlerini üzerimde gezdirdi. Umursamaz tavrı yerini derin düşüncelere bırakmış gibiydi.

YEŞİM ÖZGÜR

Gözlerimi yola diktim ve sessizliği tercih ettim. İçimde patlamaya hazır bir volkan vardı. Bu zamana kadar nasıl durdurduğumu bilemiyordum. Direncimin arttığını ve daha huzurlu olduğumu düşünüyorum. Katillerim adalete teslim edilmeden önce bedellerini tek tek ödüyorlar.

Kaybettiğim ruhumun külleri her mutsuzluklarında bana ulaşıyor ve yeni bir ateşin aleviyle bütünleşiyor.

Kafamı Oğuz'a çevirdiğimde dikkatli bir şekilde araba kullanması beni şaşırtıyordu. Üstelik arabaya bindiğimizden beri hiç konuşmaması ve soru sormamasına da şaşırıyordum.

"Bunun iyi geleceğini sanmıyorum ama yapmak istiyorum." dedim. Onu da kendimi de rahatlatarak. "Sadece tek başına gitme diye yanındayım. Kesinlikle onaylamıyorum." diye yanıtladı. Kızgın mıydı? Anlam veremeden kaşlarımı çattım. Yılan dövmeli adamın karakolun önünde yaralı bir şekilde bulunmasında parmağı olduğunu biliyordum. Katillerimin adaletin önüne çıkmadan önce yaşamaları gereken ve yaşadıkları acının sebebi Oğuz'du. Bu yüzden ona borçluydum. 

"Kızgın mısın?"

"Önemsiyormuşsun gibi konuşma." dediğinde bende öfkelenmiştim. "Tabiki de önemsemiyorum. Sırf sen kızma diye istediğim bir şeyi yapmayacak değilim tamam mı? Bazen bu oyundaki yerini unutuyorsun." 

Arabayı durduracağını ve bağıracağını sanmıştım ama hızlanmaktan başka bir şey yapmadı. "Bu oyundaki yerimi merak ediyorum." dedi sakin bir ifadeyle. Direksiyonu sıkmasından anladığım öfkesini bana yansıtmıyordu.

"Sona ulaşmaya çalışan aptal bir piyon." dedim aniden. Öfkem dilime yansımıştı ve ben kontrol edemiyordum.

Oğuz'un çenesi kaskatı kesilmişti. Bu hali insanı korkutacak ve kaçıracak cinstendi.

"Ben bebek bakıcısı derdim." dedi. Öfkeyle gözlerime baktı. "Aptal bir çocuğa uslu durmasını söyleyen bir bebek bakıcısı." Saçlarımı geriye attım ve öfkeyle nefesimi verdim. 

"Yanımda durman için sana para ödemiyorum. Defolup gidebilirsin."

"Yapmayacağımı biliyorsun. Piyon kısmı doğru olmayabilir ama bir aptal gibi davrandığımın farkındayım. En azından hissettiklerini söylemek için seni sıkıştırabilirim ama bunu yapmıyorum çünkü kendini hemen salıveriyorsun."

Beni fazlasıyla hafife alıyordu. "Sana meraklı değilim tamam mı? Senden önce de bir hayatım vardı."

"Evet, mutluluk çığlıkları attığın bir hayat." diye dalga geçti. Dudaklarımı belirsizce büktüm ve dişlerimi sıktım. "Senden nefret ediyorum." dedim.

"Bende seni seviyorum." diye karşılık verdi. Kafamı geriye yatırıp dizine vurdum.

Doğru adrese geldiğimizden emin olmadan aşağı inmemiştim. Gayet gösterişli bir binaydı. Uğur denen uğursuzun nişanlısı Elif'in evine gitmek istediğimden emin miydim? Tabiki Hayır.

kötü KIZLARWhere stories live. Discover now