33 ''Murphy Kanunları''

Start from the beginning
                                    

''Beni o adamla tanıştıran sendin. Bunu babamın ve annenin aptal evliliklerini ayırmak için yaptığını söyledin ama olay çok başkaydı. Yağız'la olan bütün mesele seninle alakalıydı... Aranızda ne olduğunu bilmiyorum ama inan bana öğreneceğim.''

Onun sessizliğinin verilecek en iyi cevap olduğunu biliyordum. Onun sessizliği benim haklı olduğumu gösteren en somut delildi.

''Şimdi geçmeme izin ver,'' diye mırıldandım.

Gözleri gözlerime temas etmiyor, yere eğdiği başı kahverengi saçlarının alnına düşmesine yol açıyordu. Geçmem için kenara çekilip kapı pervazına yaslandı. Onun yanından geçerken nefesimi tuttuğumu geniş hole çıkıp da ciğerlerime büyük bir nefes gönderdiğimde fark ettim.

''Atlas.''

Arkamdan seslenişi beni durdurmamalıydı ama içimdeki bir dürtü kafamı çevirip ona bakmam için hiddetle bedenimi sarstı. O dürtüyle savaştığım birkaç saniye öylece akıp gitti.

''Gerçeklerin yakıcılığında mutsuz olmayı, yalanların gölgesinde mutlu olmaya yeğlediğini düşünüyorsun. Fakat bazı gerçekler vardır ki onları asla öğrenmemen gerekir. Çünkü hayatını sonsuza kadar değiştirebilirler.''

''Daha kötü ne olabilir ki?'' dedim omuzlarımın ardından ona baktığımda. ''Zaten su alan bir gemide değil miyiz? Gemi batacak ve biz çoktan boğulmaya başladık.''

Holde attığı birkaç büyük adımda yanıma gelip tam karşıma geçmişti. Gözlerindeki öfke dinmiş ve geriye darmadağın bir yıkıntı kalmış gibiydi.

''Murphy kanunlarını duydun mu hiç? Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, o şey kesinlikle ters gidecektir,'' dedi sakin sesiyle.

''O halde bundan sonra hiçbir şeyin ters gitmemesi için elimden geleni yapacağım,'' diye cevap verdim.

''Murphy bu noktada demiş ki; bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır.''

Keyifsiz bir gülümseme dudaklarıma yerleşti ve bir süre orada kaldı.

''Benden daha kötümser bir adammış.''

''Belki de herkesin sandığının aksine yalnızca bir realistti. Bu tıpkı yarısı dolu, diğer yarısıysa boş olan bir bardağa benziyor. Bardağının yarısının boş olduğunu farkına varırsak onu dolduracak tedbirleri de alırız.''

''Nereye varmak istediğini anlamıyorum,'' dedim dürüstçe.

Uzanıp çenemi kavradığında başparmağı tıpkı şeffaf bir cisimmişim gibi nazikçe yanağımda gezindi. Güzel yüz hatları her zamankinden daha az korkutucu bir ifadeye bürünmüştü.

''Yağız'ı bir şekilde hayatına dahil edenin ben olduğumun farkındayım. Ama o senin kim olduğunu bilmezken dahi, onun bu kadar ilgisini çekeceğini hesaba katmamıştım. Oysa bu olasılığı hesaba katmalıydım ve seni bu işe hiç dahil etmemeliydim.''

Yüzüme uzanan elini bileğinden kavradığımda bir an için zaman tıpkı diğer bir gezegendeymişiz gibi yavaşladı. O anda geçen her bir saniye gerçek dünyadakine göre hayli kısaydı. Onunla birbirimize her temas ettiğimizde garip bir akıma kapılıyormuş gibi hissedenin yalnızca ben olmadığımı biliyordum. Aynı işaretlerle indüklenmiş kutupların ikimizi her daim uzak tutması gerekirdi ama o güç ne kadar ısrarcı olursa olsun bir şekilde hep kendimi onun yakınında buluyordum. Gözlerim onun gözlerinin düştüğü yerde, bedenim onunkinin her daim birkaç adım ötesinde.

YASAK MEYVEWhere stories live. Discover now