68. Bölüm

2.3K 165 35
                                    

"Nasıl geçti haftan?" dedim uzattığı patatesi ağzıma tıkarken.

"Güzeldi sevgilim. Biraz şirkette, biraz kütüphanede geçti. Senin?"

"Ödevleri falan bitirdim bende. Okul kütüphane ev." dedim omuz silkerek. Neredeyse aylar önce verilen performans ödevlerinin hepsini son haftaya bırakmıştım ve bir haftadır onlarla uğraşıyordum.

"Bitti mi hepsi?"

"Bir tane kaldı." dedim.

"Ve en zoru?" Sorarcasına söylediği şeyi oflayarak onayladığımda güldü ve göz kırptı.

"Hallederiz." Limonatamdan bir yudum alıp çekinerek sordum.

"İşler nasıl? Babanla amcanla?"

"İyi gibi. İlk zamanlardaki gibi sıkıntılı geçmiyor artık. Herkes üstüne düşeni yapıp köşesine çekiliyor. Babam da dahil." Arkasına yaslandı devam etmeden önce. "Zaten ben çok anlamıyorum biliyorsun. Ufak tefek işler yapıyorum o da göze batmamak için. Birkaç saat durup çıkıyorum hemen."

"Elinden geleni yaptığına eminim." dediğimde gülümsedi ve elimi dudaklarının üzerine bastırdı.

"Kütüphanedeki hocalar..." dedim ve duraksadım, yeniden göz göze gelmek için.

"Çok seviniyorlar senin için. İyi dileklerini iletmemi istediler." Başını salladı belli belirsiz.

"Kalkalım mı? Seansı kaçıracağız." Anlamadığım bir şekilde bu konunun açılması onu birkaç zamandır rahatsız ediyordu.

"Olur." dedim ve elimi ıslak mendille silip ayaklandım.

"Uygar?" dedim sorarcasına. Maalesef zeki biri olduğu için konuyu nereye getireceğimi anladı ve benden önce davrandı.

"Seninle sınav hakkında konuşmak istemiyorum."

"Bir şeyi de ben söylemeden anlamasan ölür müsün?" diye sızlandığımda güldü.

"Ölürüm." O anlamda söylemese bile bir an huzursuz oldum.

"Ölme." Beni tek koluyla sarmalayıp başımın üzerine bir öpücük bıraktı.

Uygar internetten aldığı biletleri, gişedeki kıza onaylatırken ben de büfeden mısır ve su aldım. Bana doğru geldiğinde tek elini belime atarak beni yönlendirdi. Sinema salonuna girip koltuklarımızı bulduk ve oturduk.

1 buçuk saatin sonunda, film arasından da sonra kafamdaki düşünceler beni rahat bırakmadığı için, sonunda filmi anlamaya çalışmayı bırakıp göz ucuyla Uygar'a baktım. Zaten uykulu olduğu belliydi ve bunu kendisi de dile getirmişti ama şimdi iyice koltuğa sinmişti.

Muhtemelen burada uyumak istemediğinden gözlerini sımsıkı yumdu ve yeniden açtı. Ekranı yanıp sönen telefonumu elime aldım ve annemin çağrısını reddettim. Zaten sessizde olan telefonumun parlaklığını da biraz kısarak mesaj sayfasına girdim.

Annem : Bade nerdesin?

Annem : Aradığımı görünce bana dön.

Bade : Noldu?

Bade : Açamam şu an.

Annem : Nerdesin ki

Annem : Bir şey mi oldu

Bade : Sinemadayım

Annem : Uygar mı yanında

Serseri //yarı texting//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin