38. Bölüm

9.3K 541 292
                                    

Herkese merhaba... Yeni bölüme hoş geldinizz.
Yine saçma sapan bir bölüm saati ile karşı karşıyasınız... 🥲

ÇOK UZUN BİR BÖLÜM OLDU.

Sınır : 200 oy, 200 yorum

Üzgünüm ama bunu yapmak zorundaydım artık. Etkileşimi hepimiz görüyoruz...

Uzun uzun konuşmayacağım. Bombayı atıp gidiyorum. Bölüme geçebilirsiniz.

************

Yorucu bir okul gününün ardından eve dönerken, moralim sıfırın altındaydı. Uygar 2 gündür okula gelmiyordu. Okula gelmediği gibi, beni ne arıyor ne de soruyordu. Aynı şekilde öbürlerine karşı da böyleydi. Eğer beni geçiştirmeye çalışmıyorlarsa, Uygar onlara da haber vermiyordu. Sinirle güldüm. Kimi kandırıyordum ki, gayet de beni geçiştiriyorlardı. Bunu bugün net bir şekilde anlatmıştım ki, Emir'in Uygar'dan haberi vardı.

Belki başka bir zaman olsa beni bu kadar habersiz bırakmasına bu kadar takılmayabilirdim. Ama geçen seferki ortadan kaybolmasının hemen ardından sırtında ne olduğu belirsiz izlerle dönmüştü. Onların sebebini bilmiyordum ve şuan ne yaptığını bilmemek beni delirtiyordu. Ani bir kararla telefonumu aldım ve kaldırımda yavaşça ilerlerken mesajlara girdim.

Tolga'dan görmeye alıştığım mesajları bugün de yok sayarak, Uygar'ın sohbetine girdim. Birkaç dakika boyunca ne yazacağımı bilemeyerek oyalandım. Sonra birden çevrimiçi oldu. Büyük bir heyecanla bekledim. Günlerdir uygulamaya girmiyordu. 5 dakika kadar çevrimiçi kaldıktan sonra uygulamadan çıktı. Gözlerim dolarken, telefonu cebime koydum ve yürümeye devam ettim.

Binaya girdiğimde, ilerleyip asansör tuşuna bastım. Asansör gelene kadar, telefonu çıkarıp bir ümit yazmış mı diye bakarken, asansör gelmiş ve hatta kapısı kapanmak üzereydi. Benden önce biri ayağıyla kapıyı engelleyip bana yol verdiğinde teşekkür ettim ve asansöre girdim. Karşı taraftan ses gelmeyince kafamı kaldırdım ve bedenim donakaldı. Tolga tam karşımda duruyordu. Asansörün cam kısmına sırtını yaslamış, sırıtıyordu.

"Sonunda karşılaşabildik." Bana doğru bir adım attığında, sanki çok yerim varmış gibi geriye adımladım. Kaçacak yerim olmadığını o da bildiği için daha da keyiflendi ve parmağını saçıma doladı. Asansör tuşlarının tam arkamda olmasını fırsat bilerek, arkamdaki elimi hafifçe tuşlarda gezdirdim. Kabartmalı şeklinden anladığım kadarıyla arama simgesi olan tuşa basacağım sırada Tolga hızla elimi tuttu. Elimi belimde sabitleyerek beni kendine çekti.

"Şşşşt uslu bir kız oluyorsun. Gerçi sen benim yapma dediğim her şeyi yapmaya meyillisin." Nefesi yüzüme çarpıyordu. Alkol kokuyordu. Midem bulanmıştı. Kolumu tuttuğu eliyle baskı yaparak, canımı acıtmaya çalıştı. Bileğim ağrıyordu ve titremeye başlamıştım. Tepki veremiyordum.

"Seni buraya uyarmaya geldim. Madem ki telefonlarıma, mesajlarıma bakmıyorsun. O zaman biz de burada görüşürüz." Bulabildiğim ufacık güçle onu itmeye çalıştığımda, kolumu daha sıkı tuttu ve kulağıma yaklaştı. "O çocuktan uzak dur diyorum. Ama sen evine alıyorsun öyle mi?" Birden sıkıca çenemi tuttu ve dudaklarını yanağımda gezdirdi. "Sana benden başka kimse bu kadar yakın olmayacak. Duydun mu beni?" Sesi korkunç çıkıyordu. Başımı belli belirsiz oynattığımda, saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı gülerek.

"Aferin küçük kardeşime. Ben kaçıyorum, çok görüşeceğiz nasılsa." Açılan asansör kapısından çıkıp gittiğinde, donakalmıştım. Hiçbir şekilde hareket edemiyordum. Az önce ne yaşamıştım?

Serseri //yarı texting//Where stories live. Discover now