17. Bölüm

13.8K 569 56
                                    

Bir hastane koridorunda, yerde oturup bomboş duvara baktığım 15 dakikanın sonunda telefonum çaldı. Ekranı bulanık görmemle ancak ağladığımı fark ettim. Gözyaşlarımı hızla silip arayan kişiye baktım.

'Uygar arıyor...'

"E-Efendim?"

"Bade?" dedi tereddütle, "otelde misin?" Hastanedeyim... Dolan gözlerimi tekrardan silerken konuştum.

"Hayır..."

"Eğer işin bittiyse seni alabilirim diyecektim... Hem dünkü filmin devamını izleriz, olmaz mı?" dedi neşeli sesiyle. Konuşmadığım birkaç saniyenin sonunda sesi tekrar duyuldu.

"Nerdesin?" Sorduğu soruyla ağlamam şiddetlenirken yanıt verdim.

"Hastanedeyim."  Telaşlı sesiyle bir şeyler sorarken ona odaklanamıyordum bile. Çünkü az önce Ceylin'i muayene odasına alan doktor çıkmıştı. Telefonu kapatıp hızla ayağa kalktım.

Doktorla konuştuğumuz 5 dakika sonunda biraz da olsa rahatlayarak yerime oturdum. O sırada omzumda hissettiğim elle kafamı kaldırdım. Kaan'dı. Sinema katında Ceylin'le birlikteyken aynı kattaki Kaan bizi görmüş. Hastaneye getirmiş, şimdi de yanımda bekliyordu. Çünkü ben cesaretimi toplayıp Mustafa Abi'yi arayamıyordum. Çünkü salaktım...

"Su içer misin?" Başımı iki yana sallayıp teşekkür ettim. 

Sessize aldığım telefonumun ekranını açtığımda gelen çağrılar beni pek şaşırtmamıştı. Uygar defalarca aramış, en sonunda da bir mesaj atmıştı.

Uygar= Konum at bana hemen.

Dediğini yapıp konum attıktan sonra beklemeye başladım. 20 dakika içinde Uygar'ın sesini duymamla oturduğum yerde doğruldum. Beni görünce derin bir nefes aldı.

"Neden buradasın?"

"Ceylin... bayıldı." Şaşkınlıkla suratıma baktığında anlatmaya başladım.

"Kahvaltı yaptık beraber. Biraz ateşi var gibiydi ve halsizdi. Kahvaltısını yaptıktan sonra biraz daha iyi gibiydi. Bizde parka gittik. Sonra eve dönecektik ama sinemaya gitmek istedi. Sonra film için beklerken birden bayıldı. Sonra da Kaan bizi hastaneye getirdi."

"Doktor bir şey dedi mi? Neden bayılmış?"

"Sadece grip olmuş. Ateşi aniden yükseldi, mide bulantısı ve halsizlik de eklenince bünyesi kaldıramamış." Yanıma diz çöktü.

"Tamam bak, çok şükür önemli bir şey yokmuş. Mustafa Abi'yi aradın mı?" Başımı olumsuzca salladığımda telefonunu cebinden çıkarıp ayağa kalktı. Ekranda bir şeyler yaptıktan kısa süre sonra telefonu kulağına dayayıp benden uzaklaştı. Yaklaşık 5 dakika telefonla konuştuktan sonra yanıma geldi. 

"Ceylin dün de çok ateşlenmiş ama sabah daha iyi olduğu için hastaneye getirmemiş babası."

"Sabah dikkat etmem gerektiğini söylemişti..."

"Bade... Çocuk dün de hastaymış, seninle bir alakası yok." 

"Mustafa Abi geliyor mu?"

"Hayır, bugün çalışanlardan ikisi yokmuş. Durakta kalması lazımmış. Aslında gelmek istedi de zaten eve geçtiğimizi söyledim."

"Neden öyle söyledin? Serum bittikten sonra çıkacağız."

"Eğer durağa adam lazım olduğu halde gelirse işten atarlar çünkü. Biz Ceylin'in yanındayız zaten, endişelenecek hiçbir şey yok. İşten atılırsa iş bulması uzun sürebilir." Konuşması bittiğinde birkaç adım ötemizdeki Kaan'a baktı. O da zaten bize bakıyordu.

Serseri //yarı texting//Where stories live. Discover now