28. Bölüm

11.5K 523 62
                                    

Nasıl tak diye bölüm attım ama...

Yoğunluğum bölüm atmama müsaade etmiyor deyip, 24 saat geçmeden bölüm atmak...

Kararlılık deyince de ben ya...

Neyseee

Hoş geldiniz!

*************

Bilinmeyen : Görüldü? (01.32)

Bilinmeyen : Yazmayacak mısın cidden? (01.39)

Bade : Pekâlâ, birinin beni bu kadar tanıması sinir bozucuymuş.

Bilinmeyen : Benim hoşuma gidiyor

Bilinmeyen : Yaptığın şeylerin sebebini bilmek ya da yapabileceğin şeyleri önceden kestirmek.

Bade : Sen beni bu kadar tanıyorken, benim adını bile bilmemem çok saçma

Bade : O yüzden bana adını söyle.

Bilinmeyen : Bu mümkün değil.

Bade : Konuşma o zaman benimle.

Telefonu koltuğa fırlatırcasına bırakırken bilinmeyenin kim olduğunu düşünüyordum. Kaan'dan şüpheleniyordum. Bizim sınıfa geçmesi ve fazla boş yer olmasına rağmen yanıma oturması, beni merak edip sorular sorması, sürekli benimle uğraşması, anonim bana yazdığı andan itibaren aklıma düşüyordu. Başta Emir'den de şüphelenmiştim ama şuan o değilmiş gibi geliyordu. Anonimin bana Kaan'ı dövdüğünü söylemesi vardı birde...

Kaan kendi kendini dövemeyeceğine göre, anonim Kaan da olamazdı. Belki de ondan şüphelenmemem için böyle bir şey demişti. Çünkü anonim bana Kaan'ı dövdüğünü söyleyince direkt Kaan'dan şüphelenmeyi bırakmıştım. Kafam çok karışıktı. Soluma döndüm. Uygar hâlâ başını arkaya yaslamış bir şekilde duruyordu. Uyanmış mıydı ya da hiç uyumamış mıydı bilmiyorum ama şuan kapalı olan televizyona boş bir şekilde bakıyordu. Ona baktığımı hissetmiş gibi başını hafifçe bana çevirdi. Göz göze geldiğimizde göz kırptı, derin bir nefes aldı ve önüne döndü.

Anonim Uygar olabilir miydi? Başından beri, aslında onu hiç tanımamama rağmen kendimi ona çok yakın hissediyordum. Her şeyden önemlisi, bana nereden geldiğini bilmediğim bir güven veriyordu. Belki de ailem ve ev konusunda bana fazlasıyla yardım ettiği içindi. Ofladım. Bu anonim işi hiç iyi olmamıştı. Bir bilinmezliğin içinde olmak beni kötü hissettiriyordu.

"Siz sınava girmeyeceksiniz galiba bu sene?"

"Yok, sınav onlara gi-" Melis'in kötü bakışlarını gören Can, sustu.

"Ben bu sınavı da geçemeyeceğim." Emir hâlâ aklında ehliyet sınavı olduğunu belli edercesine verdiği cevapla, telefonu bıraktı ve oflayarak gözlerini kapattı. Melis yanına gelip, kollarını boynuna doladı.

"Bu kadar üzme kendini. Bir daha denersin, hâlâ şansın var."

"Bunu geçen sefer de söylemiştin."

"Kanka sen de geç artık yani." O sırada lafa atlayan Can'a, Uygar yastık fırlatarak karşılık verdi.

"Seni de göreceğiz." Can omuz silkti.

"Benim ehliyete ihtiyacım yok şuan. Şoförüm de var zaten. Emirle beraber 1 buçuk tane." Can, Emirle biraz daha dalga geçtikten sonra, Uygar onu okula bir daha arabayla götürmeyeceğini söyleyerek tehdit etmişti.

Serseri //yarı texting//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin