26. Bölüm

12.3K 551 30
                                    

Kapı tıklama sesiyle açtığım gözlerimi, çok yandığı için geri kapattım. Yeniden açtığımda gözüm alıştıktan sonra, göz ucuyla sol tarafıma baktım. Uygar oturduğu koltukta başını arkaya doğru yaslamıştı. Kapı açıldığında hızla gözümü kapattım.

"Geleyim mi?" Can'ın fısıltılı sesini duyduğumda merakla bekledim. Uyuma numarası yapmak bende alışkanlık olmuştu sanırım. Uygar'dan ses çıkmadı ama tıkırtılardan anladığım kadarıyla Can odaya girmişti. Saniyeler sonra duyduğum ses de bunu doğruladı.

"Bugün okula gitmiyoruz biz." Uygar'dan ses çıkmadı. Konuşmayı mı unutmuştu? Ne yaptığını bilmediğim için gerildim. Can hızla devam etti.

"Yani gitmesek mi acaba? Öyle bi' karar aldık."

"Aldınız?" Sonunda sesi çıktığında, Can aynı hızla konuşmaya devam etti.

"Yok, almadık. Kim aldık dedi? Ben aldım. Benim fikrim yani... Nacizane fikrim. Önemsiz yani." Sesli bir nefes aldı. "Of ben okulu ekmek için babama bu kadar yalvarmamıştım. Derde soktun beni durduk yere."

"Siz okulu ekince başımıza iyi şeyler gelmediği içindir belki."

"Bir şey yapmayacağız bugün ya. Bade de hasta zaten. Oturur evde takılırız."

Hasta olduğumu yeni hatırlamış gibi, elini alnıma yerleştirdi.

"Var mı ateşi?"

"Yeni düşmüş. Neyse, gitmezseniz gitmeyin. Gece boyu uyumadı zaten. Dinlensin biraz." Saniyelerin ardından kapı açıldı ve Can'ın sesi yeniden duyuldu.

"Bak gitmeyin dedin. Kendi ağzınla. Kötü bir şey de yapmayacağımıza göre, Melis'in dolaplarını temizletme bana yine."

"Çık artık kızın odasından." Kapı kapandı. Gece sürekli ateşim yükselmiş ve ağrılarım artmıştı. Rahat bir uyku geçirememiştim. Sanırım en son yorgunluktan uyuyakalmıştım. Biraz daha uyusam iyi olacaktı.

*******************

Kolumdan hafifçe dürtülerek uyandığımda, karşımda Melis'i gördüm.

"Günaydın." Aynı şekilde karşılık verdiğimde, yerimden doğrulmama yardımcı oldu.

"Kahvaltı hazırladık ama biraz daha uyumak istersen bekleyebiliriz."

"Yok, iyiyim." Koltuktaki birkaç kıyafeti gösterdi.

"Bunlar senin için. Benim değil bu arada, hiç giyilmedi."

"Teşekkür ederim. Hemen giyinip geliyorum." Melis odadan çıktığında, kıyafetlere uzandım. Yeni alınmış olduğu belliydi zaten. Tanıştığımız günden beri hepsinin benim için yaptıklarını düşündüm. Sadece bu iki günde bile bir sürü şey yapmışlardı. Kısa süren arkadaşlığımıza 1 ay kadar aranın ardından, dün çıkışta beni beklemeleri, otele bırakmaları ve içleri rahat etmediği için evlerine getirmeleri, sabaha kadar başımda beklemeleri... Cidden ben bu kadar ilgiyi hak ediyor muydum?

Yaşadığım kısa sorgulamanın ardından, Melis'in verdiği kıyafetleri alıp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp, hızlıca giyindim ve son olarak yatağı da toplayarak odadan çıktım.

Salondan geçip mutfağa ilerlerken, her şeyin hazırlandığını sadece salondaki yemek masasına taşıdıklarını gördüm. Salonda beni gören Can günaydın dediğinde karşılık verdim.

"Krepten biraz Emir'e de ayırsaydık." Melis'in mutfaktan gelen sesine, arkamdan gelen Can karşılık verdi.

"Hiç gerek yok. Krepi Uygar'ın yaptığını öğrenince yemeyecek zaten." Uygar içinde krep olan tavayla beraber bize dönünce, Can iki omzumdan tutarak arkama saklandı. Tedirgin bir şekilde gülümsedim.

Serseri //yarı texting//Where stories live. Discover now