67. Bölüm

3.2K 240 127
                                    

Önceki bölüm 1000 okunmaya 40 yorum gelmiş... Bölümü fazla geciktirmemeye çalışarak attım, lütfen yorum konusuna da dikkat edelim. Kitap neredeyse final olacak ama hala yerimizde sayıyoruz bu çok üzücü.

*************

5 ay sonra...

"Anladın mı?" Emre Hoca'nın beni kontrol etmek için sorduğu soruyu, kendimden emin bir şekilde cevapladım.

"Anladım." Kısa bir an gözlerime baktı doğru söyleyip söylemediğimi anlamak için. Sonunda gerçekten emin olmuş olacak ki geriye doğru yaslanarak derin bir nefes verdi.

"Hocam ya." diye sızlandım bu hareketine. "Ne olmuş aynı konudan 3 kere ders aldıysam?" Söylenmeme gülerken ders anlatırken epey dağıttığı masayı toplamaya başladı. Emre hoca kütüphanenin en sevdiğim hocalarından biriydi. 3 haftadır aynı konu için ondan ders alıyordum ve sanırım benden bir tık sıkılmıştı.

"Şaka yapıyorum. Aramızda 3 dersin lafı olmaz biliyorsun." Duraksadı ve bana döndü. "Dördüncüye sıkıntı çıkarırım ama." Gülerek karşılık verdiğimde bütün eşyalarını toplamıştı.

"Bütün soru tiplerini gösterdim zaten sana. Çıkabilecek tarzdaki bütün soruları öğrendin. Kendin de çözebiliyorsun sıkıntı yok. Artık pratik kazanmak için bolca soru çözmen gerekiyor. Hem konuyu pekiştirirsin, hem de hızlanırsın. Biliyorsun ki en büyük savaşı zaman ve stres konusunda veriyorsun." Başımla onu onayladım. Sınav esnasında aklıma binbir türlü şey geliyordu ve ben sorulara asla odaklanamıyordum.

"Sahi geçen Türkiye geneli bir deneme vardı." Sıkıntılı bir nefes aldım. "Sizin okul da katılmış. Buradaki öğrenciler söyledi. Nasıl geldi sonuçlar?"

"Kötü." dedim düşünmeden. "3 ay önceki netim daha iyiydi."

"Netler bazen böyle dengesiz olabilir. Stresinle baş etmen için kendini rahatlatacak şeylere de vakit ayırmalısın."

"Sınava 2 aydan az bir zaman kalmışken mi? Bunu yapabileceğimi hiç düşünmüyorum."

"Sürekli ders odaklı gidersen sınavı da hayatının merkezine koyduğun düşüncesini buradan çıkaramazsın küçükhanım." dedi, kafama hafifçe dokunurken. Ayaklandığında ben de onunla beraber kalktım ve çantamı omzuma astım. Kapıyı açıp çalışma odasından çıktığımızda koridor boyunca benimle yürümeye ve her zamanki tavsiyelerini vermeye devam ediyordu.

"Bundan sonra belli başlı Türkiye geneli denemeler ya da yayınevlerinin yaptığı genel denemeler olur. Hepsi konusunda sizi bilgilendiririz biz zaten. Kesinlikle hepsine katıl Ne kadar çok deneyimlersen o kadar iyi." Koridor sonunda ayrılacakken tekrar konuştu.

"Diğerlerine de ilet bunları. Tek tek herkese akıl veremem. Bana da lazım."

"Görürsem..." diye mırıldandım. "Görürsem söylerim."

*************

Tek başıma oturduğum sınıf bana boğucu gelmeye başladığında ayaklandım ve lavaboya doğru ilerledim. Kendimi hızlıca tuvalet kabinine attığımda birkaç saniye nefeslenmek için kendime vakit ayırdım. Dün tüm gün kütüphanede ders çalışmış, akşam da babamla beraber eve dönmüştüm. Bazen saat epey geç olduğunda, o taraflarda işim vardı bahanesiyle beni alıp eve götürüyordu. Aramız eskisi kadar kötü değildi ama hala birbirimize güvenmiyorduk ve bu yıkabileceğimiz bir sorun gibi durmuyordu. En azından durum benim için öyleydi.

Bugün ise teslim etmem gereken bir proje ödevi için okula gelmiştim ve hocanın toplantısının uzasayası tutmuştu. Ödevi verebilirsem okuldan çıkıp kütüphaneye gidecektim. Zaten okul sınava çok az kaldığı için devamsızlıklara takılmıyordu. Öğrenciler de bunu fırsat bilip gelmiyordu.

Serseri //yarı texting//Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz