2. Bölüm

23K 759 32
                                    

Çarpıştığım kişinin yüzüne bakmak için kafamı istemeyerek de olsa kaldırınca bizim sınıftan ve az önceki grubun bir üyesi olan Emir'i gördüm. Kısaca özür dileyerek başımı tekrardan yere indirip hızlı şekilde ilerlemeye başladım.

Okula girdiğimde sınıfıma girmeden hemen lavaboya girdim ve elimi yüzümü hızlıca yıkadım. Sakin olmalıydım... Sadece ufak bir çarpışmaydı...

Titreyen dizlerimle daha fazla ayakta duramayacağımı anlayınca yere çöktüm. O sırada içeri az önceki grubun tek kız üyesi olan Melis girdi. Telaşla yanıma çömeldi ve elini koluma koyacağı sırada hızlıca geri çektim. Belki de saçma davranıyorum, en azından normal insanlara göre saçmaydı bu tavırlarım. Ama normal değildim...

"Şey..." diye başladı cümlesine. "...titriyordun."

Yüzüme baktığında anlamadığımı düşünecek olmalı ki kendini açıklama gereği duydu. 

"Emir'le çarpıştıktan sonra titremeye başladın... İyi misin?"

Hafifçe başımı salladım. Ama sanki bu dediğime inatmış gibi gözyaşlarım akmaya başladı. O an her şeyi Melis'e anlatmak ve ona sarılarak ağlamak istedim. Ama yapamadım...

"İnsanların günde sayısız kere yaşayabileceği bir şey..." dediğimde konuşmama şaşırmış olmalı ki şaşkınca yüzüme baktı ama hemen sonra toparlanak bana döndüğünde devam etme gereği duydum.

"... ve bu sıradan şey benim başıma geldiğinde her yerim titremeye başlıyor. Ne kadar aciz duruyorum farkında mısın?"

Hızla başını iki yanına salladı ve konuşmaya başladı. 

"Bu senin elinde olan bir şey değil ki" demesiyle kaşlarımı çattım ve dakikalardır baktığım zeminden kafamı kaldırarak yüzüne baktım. Neden her şeyi biliyormuş gibi konuşuyordu?

Bakışlarımı görünce tekrardan konuşmaya başladı.

"Hem biliyor musun, yalnız başıma asla dışarı çıkamıyorum." diyip güldü ve hemen devam etti.  "muhtemelen yalnız olsam okula da gelemezdim. Düşünsene tek başıma evimden çıkıp okula geliyorum." Bu düşünce ona kendini kötü hissettirmiş olmalı ki başını iki yana salladı.  "Halbuki senin de dediğin gibi oldukça sıradan olan bir olay"

"Beterin beteri var mı demeye çalışıyorsun?" dediğimde ufak bir kahkaha attı ve soruma cevap verdi.

"Hayır, kendini beter olarak nitelendirmemen gerektiğini söylüyorum." O sırada telefonu çaldı. Açıp kulağına götürdü ve saniyeler sonra geri çekti. Onunla beraber ben de yüzümü buruşturdum, çünkü telefondaki kişinin "nerdesin sen?" diye bağırması bana kadar ulaşmıştı. Telefondaki kişi Melis'ten "tuvaletteyim " cevabını alınca hiçbir şey demeden telefonu kızın yüzüne kapattı.

Melis ne olduğunu anlamamış olacak ki bir müddet telefona baktıktan sonra bana dönüp "manyak bu çocuk" dedi ve tam o anda kapı sertçe tıklanmaya başladı. Ben bu durumu garipserken Melis kim olduğunu anlamış ve kapının açılması için "3...2..." diye saymaya başlamıştı ki kapı hızla açıldı. İçeri giren Can'la, Melis dizine vurdu hafifçe.

"Son 1 saniyeydi be."

Can ne olduğunu anlamadığını tahmin ettiğimiz bakışlarıyla önce Melis'e, sonra bana döndü. Bana döndüğünde dağılmış üzerini elleriyle düzeltip tekrar Melis'e döndü ve "Uygar deliye döndü kızım, yiyeceksin azarı." dedi. Melis bu durumu oldukça normal karşılayıp eliyle telefonu gösterdi ve "telefonda kulak zarımı patlatmasından anladım zaten." dedi.  O an saçma sapan bir şekilde kendimi tutamadım.

"Tuvalete geldi diye mi?"  Bu durum neden bu ikisine normal geliyordu? Can ağzını açtığı sırada içeri Uygar girdi ve tam önümüzde durup gözlerimin içine baktı.

"Tuvalete 'habersiz' geldi diye" dedi ve gözlerini üzerimden çekti. Beni habersiz kelimesine vurgu yaparak düzeltmesine gözlerimi devirdim ve çantamı alıp ayaklandım. Tuvalete gelmekle habersiz gelmek arasında nasıl bir fark vardı? Melis her yaptığını haber mi veriyordu? Çok saçmaydı. Neyse, beni ilgilendirmezdi. Elimi yüzümü yıkarken Uygar'ın Melis'e "niye yerde oturuyosun" diye sorduğunu duydum fakat o sırada Melis'in cevap vermediğini peçeteyle yüzümü hafifçe silerken fark edip ona döndüm. O da bana bakıyordu. 

"Teşekkür ederim." diye mırıldandım. O ise sanki beni duymamış gibi neden beni izlediğinin sebebini açıklarcasına bir soru sordu.

"Sınıfa kadar eşlik etmemi ister misin? Bayılacak gibi duruyorsun." demesiyle hafifçe gülümsedim ve başımı iki yana salladım. Yanımda olması rahatlatmıştı, eğer gelmeseydi farkında olmadan kendime zarar verebilirdim. Her zaman olduğu gibi...

"Hayır, teşekkür ederim. Ben gitsem iyi olacak görüşürüz." deyip bu sefer kimseye çarpmadan sınıfıma girdim. İlk iki dersin boş olduğunu öğrenince sırama kafamı koyup uyumaya çalıştım.

***********************************************************************

Koluma dokunan ellerle kafamı olduğum yerden kaldırmadan kendime gelmeye çalıştım. Hocanın adımı seslenmesini duyuyordum ama kafamı kaldıracak halim yoktu. Muhtemelen yoklama alıyordu. Zaten burda olduğumu görmüyor muydu? Ben de sanki inatmış gibi kalkmadım ve bir kere daha seslenmesiyle Melis'in sesini duydum.

"Hocam başı ağrıyor arkadaşımızın, burada yani gördüğünüz gibi."

Hocanın uzatacağını anlayıp kafamı kaldırmadan "burdayım" dedim ve elimi hafifçe kaldırdım ve o sırada sınıfın kapısı açıldı. Hocanın içeri giren kişiyle konuşup beni es geçeceğini bilmenin rahatlığıyla kafamı ısrarla kaldırmamaya devam ettim. Tahmin ettiğim gibi hoca sınıfa giren ve konuşmalardan anladığım kadarıyla sınıfa yeni gelen çocukla konuşmaya başlamıştı.

"Kaan?" dedi sorarcasına ve devam etti. "senin yan sınıfta olman gerekmiyor muydu?"

"Artık buradayım."

"Bir sorun mu var?"

"Hayır, öyle gerekti diyelim hocam."

O sırada merakıma yenilip kafamı kaldırmamla çocukla göz göze geldim ve hemen bakışlarımı çevirdim. 

"Geç bakalım boş bir yere."

Neyse ki tek boş yer benim yanım değil diye düşünürken beklemediğim bir şekilde yanımda hissettiğim hareketlilikle yanımda oturduğunu anlamış oldum ve hemen delici bakışlarımı yanıma oturan çocuğa diktim.

"Başka boş yerler var gördüğün gibi." Bunu dememle sırıttı. O sırıtan yüzüne bir yumruk indirmek istedim o an ama tabii ki yapamadım.

"Burası daha güzel geldi gözüme." Sinirle kafamı masaya geri koydum. Çok değil sadece birkaç saat önce bir çocuğa çarpıp ufacık temas ettim diye az kalsın kriz geçirecek olan ben, asla yanımda biriyle oturamazdım...


Serseri //yarı texting//Där berättelser lever. Upptäck nu