34. Bölüm

11.1K 570 64
                                    

"Arabayla gidelim istersen?" Bana yönelttiği soruyla başımı iki yana salladım. Yürürsek daha iyi olurdu. Hava almaya ihtiyacım vardı. Yol boyunca hiç konuşmamış, elimiz cebimizde yürümüştük. Markete girerken kapıyı açarak geçmem için alan açtı. İçeri girdiğimizde Uygar'ın tabiriyle ıvır zıvırların olduğu yere yönelmiştik. Sessizce sepete bir şeyler doldurduğumuz birkaç dakikanın ardından, raftaki çikolatalardan birini işaret etti. Ona döndüğümde, üst raflardan birinde en sevdiğim çikolatayı gördüm. Fazla sık satılan bir şey değildi. O yüzden her yerde bulamıyordum. Yemeyeli uzun zaman olmuştu. Uygar uzanıp kutuda kalan 2 çikolatayı aldığında gözlerimin parladığına emindim.

"Bunlardan başka var mı?" Görevliye sorduğu soruyla, merakla bize yönelen adama baktım.

"Maalesef kalmadı." Kısa bir an omuzlarım düştü. Bana kalırsa 50 tane alıp stoklayabilirdim. Uzun zamandır yemiyordum. Neyse ki 2 tane kalmıştı. Görevli yanımızdan ayrılınca Uygar bana döndü.

"Buluruz başka bir yerden, olur mu?"

"2 tane de yeterdi zaten." dedim, içi rahatlasın diye.

"Olsun, alırız yine."

Adımlarını takip ederken kısık sesle yeniden konuştum.

"Hakkımda bildiğin şeylere şaşırmıyorum artık."

"Yani..." Gülümsedi hafifçe. "Alışmalısın artık."

"Bunlarla da sınırlı değil sanırım." dedim, bildiği şeyleri kast ederek.

"Pek sayılmaz."Gözlerini gözlerime çevirdi. "Bazı zamanlar aklından geçeni de bilmek istiyorum."

"Neden? Yani, aklımdan geçeni neden bilmek isteyesin ki." Önüne döndü. Bilmem dercesine omuz silkti.

"Olaylara nasıl tepki vereceğini kestiremiyorum. Neye mutlu olduğunu, neyden rahatsız olup olmadığını bilmek istiyorum. Neyin seni huzursuz ettiğini de aynı şekilde..." Derin bir nefes aldığında ikimiz de konuşmadan yürümeye devam ettik.

Dondurucu dolapların önüne geldiğimizde, dolabın kapağını açıp eğildi ve üç çeşit pizza çıkarıp yan yana dizdi.

"Hangisi?" Normal şartlarda ortadakini seçerdim. O da bunu biliyor olacak ki bakışlarını ona odaklamıştı. Tepkisini ölçmek için soldakini işaret ettiğimde bana döndü.

"Bunu mu istiyorsun?" Gülmemek için kendimi tuttum. Benim hakkımda bu kadar çok şey bilmesi hoşuma gidiyordu. Başımı iki yana salladım ve ortadakini aldım.

"Vazgeçtim bu olsun." Eğilip aynı pizza paketinden 1 tane daha aldı ve öbürlerini geri koydu.

Kısa sürede alışverişi tamamlayıp eve dönmüştük. İçeri girdiğimizde evdekiler ne izlesek kavgası yaptığı için, eşyaları da biz hazırlamıştık. Bir ara Melis yardıma gelmişti ama muhtemelen bizi yalnız bırakmak için geri gitmişti. Cipsleri tabaklara doldururken yan gözle Uygar'a baktım.

"Elini mi yaktın sen?" Sesimi duyunca bana döndü ve elini aşağı indirdi.

"Pizzayı ısıtırken oldu."

"Bakayım mı?" Doktor musun falan demezdi umarım. Elimi uzattığımda önce bana sonra ellerime baktı ve yutkundu.

"Çok sıcak değildi zaten. Bir şey olmadı." Dilimlenmiş pizzaları da tabağa koydu. İçeridekilerin hâlâ seçim yapamadığını görünce içecekleri de doldurmaya karar verdi.

"Ne içersin?" Tezgahta duran 2 içecek şişesi gösterdiğinde yine soldakini seçeceğime sağdakini seçtim. Onunla bu konuda uğraşmak hoşuma gitmişti. Sevmediğin şeyi içmek zorunda kalırsan görürsün. İç sesime göz devirip, tezgahtan ayrılmak için 2 adım atmıştım ki, önüme geçip beni tezgahla kendisi arasında bıraktı. Kollarını iki yana koyup gözlerime baktı.

Serseri //yarı texting//Where stories live. Discover now