60. Bölüm

Mulai dari awal
                                    

"Gidelim." Belimden destek vermesiyle kucağından indim. O da ayaklandığında kapşonumun şapkasını kafama geçirdi ve kolunu omzuma atarak yürümeye başladı. Zaten kısa sürede arabaya gelmiştik. Ön koltuğa geçtiğimde hemen kuruldum. Uygar biz arabadan inerken ısıtıcıyı kapatmamıştı ve arabanın içerisi sıcacıktı. Koltukta iyice mayışmıştım. Uygar da içeri girince, ceketinin cebinden sigarasını çıkarıp arabada adını bilmediğim bir yere koydu ve ceketi üzerime bıraktı.

"Uyuma güzelim, yolumuz kısa zaten. Uykun bölünmesin." Başımı hafifçe salladığımda koltukta yan dönerek onu izlemeye başladım.

Muhtemelen hava karanlık olduğu için, gözünü bir saniye bile olsun yoldan ayırmadan araba kullanmıştı. Nasıl geçtiğini anlamadığım sürenin sonunda eve vardığımızda karşı kaldırıma çekti arabayı.

"Uygar" diye seslendim ani gelen bir kararla.

"Aslında çok düşünmeme gerek yok." dediğimde kaşları çatıldı. "Söylediğin gibi burası bize iyi gelmiyor." Oynadığım parmaklarımda olan bakışlarımı, büyük bir kararlılıkla gözlerine çıkardım.

"Seninle yeni bir sayfaya başlamak istiyorum." Keşke size gözlerindeki parlamayı tarif edebilseydim.

"Ama bu ciddi bir karar ve sen benim için bunca şey yapınca ben kendimi mahçup hissediyorum. Kendin söyledin, sen bir karar ver ve geleceğimizi şekillendirelim dedin. Bu çok büyük bir şey. Yani zamanın ne getireceğini bilemeyiz ama ben senin pişman olmandan çok korkuyorum."

"Bade." dedi büyük bir ciddiyetle ama aynı zamanda sesinden akan anlayışla. Elime uzandı ve sımsıkı kavradı.

"Sen şu elimi bırakmadığın, benim de tutmama izin verdiğin sürece ben senin için yaptığım hiçbir şeyden pişman olmayacağım. Geleceğimi sana göre şekillendirmek istiyorum evet, çünkü orada seni görüyorum, seni istiyorum." Ellerimizi kaldırıp dudağına getirdi ve elimin üstüne bir öpücük bıraktı.

"Sen mutlu ol diye kendimden ödün vermem gerekiyorsa veririm, mutluysan mutluyum çünkü. Gözlerindeki parlamayı görmek bana yetiyor."

"Teşekkür ederim" diye mırıldandım ne diyeceğimi bilemeyerek. Başını koltuğa yaslayıp bana döndü.

"Gideyim ben." Ön cama doğru başını eğip eve baktı.

"Işıklar kapalı. Uyumuşlar sanırım." Muhtemelen mutfağı topladıktan sonra uyuduğumu düşünmüşlerdi.

"Fark etmemişlerdir bile." diyerek omuz silktiğimde çenesinin kasıldığını gördüm.

Benimle beraber arabadan indiğinde yanına doğru adımladım. Kolları yeniden beni sardığında bu sefer sımsıkı sarıldım. Geri çekildiğimde başımı hafifçe kaldırıp gözlerinin içine baktım.

"İyi geceler güzelim."

"İyi geceler. Eve git tamam mı?" Güldü ve başını salladı hafifçe.

"Seni de götüreyim?" Bunu istesem de başımı iki yana salladım.

"Bakayım belki anahtarını unutmuşsundur." Gülerek cebimi yokladım ve anahtarı çıkardım. Yanaklarını şişirip ofladığında güldüm. Onunla uyuma fikri ne kadar cazip gelse de, saatlerdir birlikteydik ve sanırım benden sıkılmasından korkuyordum.

Serseri //yarı texting//Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang