"Hastayım biraz."

"Öyle mi? İstersen Uygar'ı arayayım. Gerçi bayadır görmüyorum buralarda ama. Hastaneye kadar eşlik edebilirim." Laf arasına sürekli Uygar'ı sokuyordu. Ne diye sevgiliyiz demişti anlamıyorum.

"Geliyor aslında ama siz karşılaşmıyorsunuz sanırım." Yüzü düştü.

"Olabilir." Kısa bir vedalaşmanın ardından, danışmaya ilerlediğini görünce aklıma gelenle peşinden gittim.

"Bakar mısınız?" Bilgisayarın başındaki çocuk bana dönünce, Serkan da merakla bakmaya başladı.

"Birkaç gün önce oda kartımı kaybettiğimi söylemiştim. Yedek kart verecektiniz." Çocuk yüzünde bir şaşkınla Serkan'a döndüğünde, ben de ona döndüm. Gergince bana bakıyordu.

"Serkan Bey size iletecekti kartı." Serkan telaşla eliniz ceketinin iç cebine koyduğunda, sıkıca çantamı tuttum. Bana uzattığı kartı aldım. Kaybettiğim karttı. Kapımı açtıkları gün görmüştüm yedek kartların rengi farklıydı.

"Unutmuşum vermeyi." Eli ensesine gitti. "Seni de günlerdir göremeyince..."

"Kendi kartım ama bu. Yedek değil?"

"Düşürmüşsün sanırım. Çocuklar bulmuş."

*****************

Taksiden inip hızla okula ilerlemeye başladım. Bahçe kalabalıktı. Saate baktığımda bunun ilk teneffüs olduğunu öğrendim. Neyseki ikinci derse yetişmiştim. Sınıfa girip, sırama oturdum ve nefesimin düzene girmesini bekledim. Ama pek mümkün olmadı. Serkan'dan kartı alıp çıkmıştım çıkmasına ama orada bir gece daha kalabilir miydim bilmiyorum. Adam resmen benim kartımı günlerdir cebinde tutuyormuş. Bir de unutmuşum diyerek çıkarıp bana uzatıyordu.

Başımı ellerimin arasına aldım. Ben ne yapacaktım şimdi? Derse girmeden babama yazmaya karar verdim. Bu konuyu hızla halletmem gerekiyordu.

Bade : Baba merhaba. Müsaitsen bir şey konuşabilir miyiz?

Mesajım tek tikti. Oflayarak başımı sıraya koydum. En azından okulda uyuyabilirdim.

İkinci dersin sonlarına doğru, titreyen telefonumu sıranın altından çıkardım. Babam arıyordu. Aramasını reddedip, mesajlara girdim.

Bade : Dersteyim açamıyorum.

Babam : Bir şey mi oldu?

Bade : Hayır.
Bade : Aslında evet.
Bade : Evden ayrıldığımda, birkaç hafta otelde idare etmemi, sonra ev ayarlayacağını söylemiştin.
Bade : Şu sıralar mümkün mü?

Babam : Pek mümkün değil.
Babam : Şehir dışındayım bir toplantı için.
Babam : Döndüğümde hallederiz olur mu?

Bade : Olur.
Bade : Kolay gelsin.

Babam şehir dışındaydı ve haberim bile yoktu. Eskiden söylerdi.

Babam : Bir sorun yok değil mi?

Bade : Hayır.
Bade : Sadece hatırlatmak istedim.

Babam : Aslında annen en fazla 1 aya eve döneceğinden emindi.
Babam : O yüzden ilgilenemedim.
Babam : Kararlı mısın?

Bade : Evet baba.
Bade : Sen de başlama lütfen.

Babam : Öyle olsun bakalım.
Babam : Döndüğümde yemek yiyelim.

Bade : Olur.

Telefonu kapattım. Hocanın sınıftan çıkmasıyla, arkadan koluma dokunulması bir oldu. Hafifçe Melis'e döndüğümde, yüzünü mahcubiyet kaplamıştı.

"Özür dilerim. Birden şey oldu."

"Sorun değil."

"İyi misin sen? Derse geç geldin, gelince de uyumuşsun."

"İyiyim. Uykum var sadece." dedim keyifsiz sesimle. Konuşmak istemediğimi düşünmüş olacak ki yüzü asıldı. Önüme döndüm. Açıkçası moralim bozuluyordu. Beni her dürttüğünde, bugünkü planlarını bana da teklif edeceğini düşünüyordum. Gariptim. Madem bu kadar kolay alışmıştım, neden Uygar'a öyle bir tepki vermiştim. Üstelik o bana dokunmamış, ben masaj yapmayı teklif etmiştim. Ayrıca varlıklarına kısa sürede alışabildiysem, yokluklarına neden 1 aydır alışamıyordum? Çok saçmaydı.

***************

Sonunda dersler bittiğinde, okulun boşalmasını bekledim. Sınıftan çıkanları tek tek izledim. Arkamda bir hareketlilik yoktu. Yorgundum ve halsiz hissediyordum. İlk iki ders uyumuş, geri kalanları dinlemiştim. Bazen canım sıkılmış ve not almaya çalışmıştım ama olmamıştı. Başım dönüyor ve midem bulanıyordu. Çantamı sıranın üstüne koyup, ayaklandım. Birden gözlerim kararınca hafifçe masaya tutundum. Koluma sarılan elin sahibine baktım. Emir'di.

"İyi misin?" Başımı salladım.

"Yüzün kızarmış, ateşin mi var senin?" Can'ın elini alnıma koymasıyla herkes duraksadı. Tepki vermemi bekliyorlardı, ama bir şey demedim. Buna rağmen Emir, Can'ın elini sertçe çekti.

"Ateşi var bu arada."

"Hasta zaten çok belli." Melis'in konuşmasıyla ona döndüm. Bu bahaneyle oturduğu sıraya baktım. Uygar yoktu. Sebepsizce gözlerim doldu. Yeniden gözümün karardığını hissedince, sırama oturdum.

"Bade korkutma beni." Melis'in tedirgin sesiyle, gözlerimi açtım.

"Asıl sen korkutma kızı bi' dur." Emir, Melis'i uyardıktan sonra benimle göz teması kurdu.

"Hastaneye gitmek ister misin?" Başımı iki yana salladım. Başım çok ağrıyordu.

"Otele bırakır mısın beni?" Bu halde taksi bulmakla uğraşamazdım. Can çantamı aldığında, hepimiz ayaklandık ve sınıftan çıkmaya hazırlandık. Gözlerim tekrar kararıp, Melis'e tutunana kadar...



******************

Kimse aktif değilken bölüm atmak 🤝🏻 yorum gelmiyor diye ağlamak

Serseri //yarı texting//Where stories live. Discover now