73 | #EnGüzelHis

536 38 153
                                    

-Hamilelikte 3. Ay-

"Şapkanızı takmadan nereye gidiyorsunuz Ömer Bey?"

Ömer evden çıkıp, denizin o güzel kokusunu içine çekerken karısının tatlı tatlı seslenişini duyup gülümsedi. Ayak sesleri yakından gelince başını çevirip baktığında kendisine doğru gelen karısını gördü. Defne siyah taytı, beyaz kolsuz bustiyeri, beyaz spor ayakkabısı ve ters taktığı siyah şapkası ile spor tarzını çok güzel şekilde ortaya çıkarmıştı.

"Unutmuşum."

Dedi Ömer, yanına gelen karısına mahçupca bakarken. Defne gülüp başını iki yana salladı ve yanına ulaştığı kocasının ilk saçlarını okşadı, ardından şapkasını takıp yanağına öpücük bıraktı.

"Ah ah, karın olmasa ne yapacaksın acaba??"

İmalı biçimde konuşurken, Ömer kahkaha atarak kapıya yaslandı. Ardından dudağını dişlerinin arasına alıp konuştu.

"Kafama güneş geçmişti ve ölmüştüm çoktan."

"Deli ya!"

Deyip kocasının omzuna hafif vurdu. Ardından içeri doğru dönüp elindeki tasmaları sallarken seslendi.

"Sonja! Zilli! Gelin hadi, bak yürüyüşe çıkıyoruz."

Ayak seslerinden sonra Sonja ve Zilli koşarak yanlarına gelmiş ayaklarının dibine oturmuşlardı Defne'nin. Defne onların bu hâline gülümserken eğildi, ilk Sonja'nın sonra da Zilli'nin tasmasını takıp ayağa kalktı.

"Evetttt, hazırız biz babaları. Gidebiliriz."

Derken bir yandan karnını okşuyordu. Karnı yavaştan kendini belli etmeye başlamıştı. Ömer bu hâline derin bir iç çekerken yaslandığı yerden doğruldu.

"Gidelim bakalım."

Defne'nin alnına öpücük bıraktığı sırada, Defne de çenesini öperek karşılık vermişti. Ardından kapıyı kapatıp, el ele tutuşarak sitenin çıkışına yürümeye başladılar. Bu geçen süre zaafında Ömer baya baya yürümeye başlamıştı. Çok yorulmamak şartı ile günde 2 saat yürü demişti doktoru.

Yine de çok yormamak adına yavaş adımlarla ilerlerken Zilli'nin tasması Ömer de, Sonja'nın tasması ise Defne'deydi. Ailecek siteden çıktıkları sırada denizi görmeleri ile gülümsedi Defne. Denizi ikisi de çok sevdiği için denize sıfır ev olmasını istemişti hep ve dilediği gibi de olmuştu.

"Bulantın falan var mı sevgilim? İstersen ilk kahvaltı yapalım sonra yürürüz."

Defne, başını çevirip düşünceli kocasına döndüğünde sıcacık gülümsedi. Dünyanın en mükemmel adamından hamileydi, bu en gurur verici bir şeydi Defne için.

"Şuan iyiyim aşkım, sabah çıkarttım ya rahatım. Biraz yürüyelim, öyle kahvaltı yaparız."

"Nasıl istersen öyle olsun Defnem."

Derken Defne'nin elini bıraktı ve kolunun altına çekerek sımsıkı sarıldı. Defne bu hareketine karşılık kocaman gülerken elini kocasının beline dolayarak başını omzuna yaslamıştı.

"Bu gün pek sakin misket limonumuz babası, dün çok bulandırmıştı midemi ama şuan uyuyor galiba."

Ömer, 'misket limonumuz'u duyar duymaz kahkaha attı. Dün doktora gittiklerinde bebeklerinin gelişiminin güzel şekilde devam ettiğini, artık ufaktan hareketlenmelerin olacağını ve fasulyeden misket limonuna terfi ettiğini söylemişti. Saçlarının da geliştiği için mide bulantısının artmasının normal olduğunu söylemişti.

HERKES DUYSUN; SENİ SEVİYORUM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin