44 | #OGünBuGün

495 34 221
                                    

'Ben asla ağlamam.' diyen kendisi değildi sanki. Her ne kadar direnmeye çalışsa da gözleri dolmuş, burnunun ucu sızlıyordu. Mutluydu, sevdiği adamla evleniyordu nihayetinde ve bu güzel adam onun için ufak bir kına düzenlemişti. Kaftanına kadar her şeyini düşünmüştü. Sırf eksik hissetmesin diye.

Kalbini yeniden fethetmişti bu hareketi ama ne yazık ki ister istemez eksik hissediyordu kendini kulağında o türkü çalarken.

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar,
Aşrı aşrı memleteke kız vermesinler,
Annesinin birtanesini hor görmesinler...

Şimdi annesi olsaydı mesela, gelip ara ara kontrol etseydi onu. Hatta ağlamak için kendini tuttuğunda sahte kızgınlık ile konuşsaydı... Her genç kızın hayali idi kına gecesi. Elbet annesini yanında deli gibi istiyordu. Ama Ömer ile kavuşabilmeleri için gizli olmalıydı. Aşkı için her şeye katlandığı gibi buna da katlanacaktı.

Uçanda kuşlara malum olsun,
Ben annemi özledim.
Hem annemi hem babamı,
Ben köyümü özledim.

Titreyen nefesi ile başını kaldırıp sağa çevirdiğinde, Ömer'in pür dikkat kendisine baktığını gördü. Göz göze geldiklerinde sevgilisinin içten gülümsemesine kendisi de içtenlik ile karşılık verirken başındaki kırmızı örtünün hafif açılmasıyla birlikte önüne döndü.

Işıl'ın dolu dolu olan gözlerini görünce buruk bir tebessüm etti. Işıl gözünden bir damla yaş akarak uzandı ve Defne'nin ıslanmış yanağını okşarken gülümsedi ve etraflarında dönen Cantuğ ile Beliz'e seslendi.

"Ooo tamamdır gelinimiz kıvama gelmiş. Cantuğ getir bakalım, kına tepsisini."

Cantuğ dönmeyi bırakıp tepsi ile yanına gelirken, Beliz de diğer bir yanına geçmişti. Işıl Defne'nin önünde çöküp ellerini tuttu. Defne'nin avucunu açması karşılık hemen geri kapatıp konuşmaya başladı.

"Kız niye hemen meraklı gibi avucunu açıyorsun, kapa bakayım sımsıkı. Heh şöyle. Eee görümce hanım, gelinimiz avucunu açmıyor!"

Beliz ufak bir kahkaha atarak avucundaki altınları gösterdi.

"Açar açar bizim gelinimiz."

Işıl'ın bu hareketine herkes gülerken Beliz avucunda tuttuğu altınları eline aldı. Ve Defne'nin avucunu açıp birer altın koydu.

Işıl, birer parça kına sürdükten sonra avucunu kapattı ve süslü tülleri geçirdi eline. Ardından usulca kenara çekildiği sırada Ömer ayağa kalktı. Elini uzatıp sevgilisini de kaldırdı, yavaşça Defne'nin başındaki kırmızı örtüyü kaldırırken Defnesinin kıpkırmızı gözlerini görünce kendi gözleri de doldu.

Kıyamıyordu hiç sevgilisine. Ağlamasını hiç istemiyordu, elinden geleni yapardı. Ama ne yapsa da annesinin yokluğunu hissediyordu. Uzanıp alnına derin bir şekilde öptükten sonra sevgilisini kendine çekti, sarıp sarmaladı.

Defne başını en güvenli yere, müstakbel eşinin omzuna koydu. Ömer'in gözlerinin dolduğu görünce daha da içlenmişti.

"Güzel gelinim benim. Evliliğimiz öğrenildikten sonra güzel bir kına gecesi yapacağım. Annene sarılıp saatlerce acısını çıkaracaksın. Söz veriyorum."

Dedi Ömer'i kulağına. Defne burnunu çekip gülümserken usulca sırtını okşadı. Ardından kendisi de kulağına yaklaştı.

"Seni her şeyden çok seviyorum! İyi ki, iyi ki bulmuşuz birbirimizi."

İkisi birbirine sarılmış usul usul ağlarken, Işıl derin bir nefes aldı ve elinin tersi ile gözlerini silerken yanında duran Cantuğ'a baktı.

HERKES DUYSUN; SENİ SEVİYORUM!Where stories live. Discover now