66 | #İhanet

667 43 212
                                    

Başına saplanan ağrı ile yüzünü buruşturdu. Elini şakağına götürüp ovuştururken, sanki gözlerinin üzerine ağırlık vardı. Açmaya hâli yoktu. Kulağına gelen konuşma seslerinden sadece 'Ömer' kelimesini anlayabilmişti. Kırpıştırarak gözlerini açtığında kapının önünde doktorla konuşan annesini görünce hızlıca doğrulmaya çalışılırken başına yeniden giren ağrı ile inleyerek durdu.

"Ah!"

Elini alnına götürüp ovuştururken Elif, kızının sesini duyması ile arkasını döndü. Hızlı adımlar ile yanına gelirken saçlarına öpücük bıraktı.

"Anneciğim, iyi misin kızım?"

Defne elini alnından çekerek doğrulurken gözü duvarda ki saate gitti. Sabah 09:00'u gösteriyodu. Başını çevirip yeniden önüne döndüğünde bir annesine bir de doktora bakarak titreyen sesiyle konuştu.

"Beni boşver anne, Ömer nasıl? Uyandı mı?"

"Yok birtanem daha uyanmadı. Hem bak sana güzel haberim var. Gece bayıldın ama daha doktor beyin söylecekleri bitmemiş."

"Nasıl yani?"

Diyerek yanlarında duran doktora  döndüğünde, doktor tebessüm ederek Defne'nin sorgulayan bakışlarına cevap verdi.

"Ömer Bey, %50 oranında kısmi felç olarak adlandırdığımız harekette zorlanmayı yaşayacak, evet. Ama bu durum geçici. Fizik tedavi ve ilaçlı cihazların yardımı ile bu durumu en kısa zamanda geçireceğiz. Tabi bu durumda Ömer Bey'in morali de, isteği de çok önemli."

Defne'nin yüzünde gülümseme oluşurken içi bir nebze de olsun rahatlamıştı. Geçiçi olduğunu bilmediği için kalbi sızlıyordu. Gerçi öyle olsa da asla şikayetçi olmazdı tabi ama Ömer'in sağlığına kavuşacak olması mutlu olmasını sağlamıştı.

"Bu çok, çok güzel haber! Ben çok korktum eski hâline dönmeyecek diye."

Dedi Defne gözleri dolarken. Elif buruk biçimde gülümserken bir yandan da kızının saçlarını okşuyordu.

"Hiç merak etmeyin Defne Hanım, Ömer Bey emin ellerde. Lakin bu ilaçlı cihaz tedavisi yeni bir tür. Biraz maddi anlamda zorluk çıkartabilir. "

Defne elini kaldırarak doktorun konuşmasını kesti. Paranın gözünde gram değeri yoktu. Yeter ki sevdiği iyi olsundu.

"Ne yapılacak ise her şeyi yapın. Para sorun değil.... Ben şimdi Ömer'i görmek istiyorum."

Doktor ilk arkasında duran asılı seruma baktı. Bittiğini görünce tebessüm ederek Defne'nin eline uzaranak iğneyi çıkardı.

"Serumunuz bitmiş, görebilirsiniz normal odaya aldık. Elif Hanım, siz odanın yerini biliyorsunuz. Ben eşlik edemeyeceğim acile inmem gerek."

"Tamam doktor bey, teşekkür ederiz."

Doktor yanlarından ayrılınca, Defne ayağa kalktı. Elif hemen kızının koluna girerken elini solgun yüzüne götürüp okşadı.

"İyi misin birtanem, yürüyebilecek misin? Başın dönüyorsa hemen tekerlikli sandalye isteyeyim."

"Yok yok iyiyim ben, Ömer'i görürsem daha da iyi olacağım. Hadi gidelim bir an önce."

"Tamam Defnem. Gel hadi."

Odadan çıktıklarında koridorun sonundaki asansöre ilerlediler. 7.kata geldiklerinde asansörden inip ilk sırada ki odaya doğru gittiler. Elif uzanıp kapıyı açtığında ilk gözüne pencerenin önündeki Cantuğ ve Işıl gördü.

"Defne."

Diyerek kuzenine baktı Işıl. Defne başını sallayarak gözlerini yavaşça sola doğru çevirdiğinde ise solgun görünen ve hastane yatağında yatan sevdiğini, Ömer'ini gördü.
Titreyen dudaklarını birbirine bastırırken gözleri dolmuştu bile. Annesinin kolundan tutup yanına doğru ilerlerken Elif, Cantuğ ve Işıl'a gözleriyle 'yalnız bırakalım' mesajı vermişti. Odadan ayrılıp çifti yanlız bırakırken Defne sevdiğinin yanına ulaşmıştı.

HERKES DUYSUN; SENİ SEVİYORUM!Donde viven las historias. Descúbrelo ahora