"Hani bizim şu Harun var ya, market sahibi karısını aldatıyormuş kız."
"Aaa kız Sevim abla ciddi misin sen?"
Hande elindeki çekirdeği masaya bırakıp gözlerini kocaman açarak Sevim'e baktı.
"Herhalde ciddiyim, benim ne zaman yalan haber söylediğimi gördün?"
Dedi büyük bir gururla. Hande ise gözlerini yere sabitleyip birkaç saniye düşündü. Ardından tekrar Sevim'e döndü.
"Valla görmedim. Ee sen kimden öğrendin?"
"Harun, bizim köşedeki terzi ile konuşurken duydum. Bir de marifetmiş gibi gidip anlatıyor sağa sola."
"Ayyy. Onun karısı çok çirkef vallahi bir öğrenirse ortalığı birbirine katar."
"Ne güzel işe bize de izlemeye olay çıkar. "
Karşılıklı kahkaha attıklarında Cantuğ gözlerini devirerek onlara baktı. Ömer'e malûm olayı söyledikten sonra gitmemiş üzerine birde dükkanın önündeki taburelere oturmuş dedikodu yapıyorlardı.
Dudağını dişleyerek yan gözle Ömer'e baktığında başını duvara yaslamış ayak ucunda duran kedinin başını seviyordu. Ne hissettiğini az çok hissediyordu. Bütün bu olayların üzerine bir de eski nişanlısı eklenince iyice çıkılamaz hâle gelmişti.
"Kız şey de var hani şu Mukaddes'in kızı var ya Almanya'ya okumaya giden, orada kırıştırıyormuş diyorlar."
"Aa kız o sümsük bir şey nasıl yapıyor o işleri."
Cantuğ artık bu dedikoduya dayanamadı ve elindeki çay bardağını seslice masaya koyup ayağa kalktı.
"Hanımlar! Dedikodunuzu başka yerde yapsanız. Bizim çalışmamız lazım da. "
"Ee tamam hayatım siz girin içeri çalışın biz buradayız."
"Hande olur mu öyle şey hadi gidin başka yere buraya gelen falan olur."
Sevim, küçük el çantasını koltuk altına koyup ayağa kalktı. Ardından Hande'yi de dürtüp masada ki çekirdek paketini aldı.
"Ay Hande kalkta şu Halime'nin bahçede devam edelim. Hem orada malzemede çoktur. "
"Ehh peki madem."
Hande ayağa kalktı çantasını omzuna astıktan sonra hiç sesini çıkarmayan öylece oturan Ömer'e baktı.
"Ömerciğim görüşürüz şekerim."
Ömer elini kediden çekip başını kaldırıp Hande'ye baktı. Hiçbir şey demeden başını sallayarak karşılık verdi.
Hande, Sevim'in koluna girip oradan ayrıldıktan sonra sokağın köşesini dönene kadar bekledi Cantuğ. Döndükten sonra tekrar tabureye oturup elindeki tesbihin boncukları ile oynamaya başladı.
"Demek bu yüzden ısrarcıymış o adam."
Ömer'in başını kaldırıp ona baktığını görünce boğazını temizleyip devam etti.
"Bir veya iki hafta önce geldi dükkana. 'Gül Çıkmazı'ndan kiralık ev istiyorum' dedi. Bende pek yok fakat bir tane boş ev var verirler mi bilmiyorum dedim. Sonra çok ısrarcı olunca gidip bir görüştük. Orada da çok istedi. Bir şekilde tuttu evi. Bende anlayamamıştım bu ısrarını. Demek ki nedeni buymuş."
Ömer sinirli bir şekilde dudağının kenarını kaşırken aynı zaman da dirseklerini dizlerinin üstüne koyarak karşıya baktı.
"Ben çok salakmışım....Gerçekten.... Kızın asıl amacının yardım etmek olduğunu görmeden gidip bir de aşık oldum. Meğer kız nişanlıymış."
