78.Şeytan ile Anlaşma, Sadece 💯 Gün

Începe de la început
                                    

     "Sen de kimsin?" diye bağırdığında kalbim kırıldı sanki. Ondan intikam almak isteyen başka mağdurlar da mı vardı?

    "...insan kurbanını tanımaz mı? Tabii birden çok kurbanın varsa orası ayrı bir mesele..."

    Telaşla ayağa kalkan adama baktım. Pür dikkat ekrana bakıyor, yerinden hareket etmiyordu.

    "Mimi, televizyonun kamerası var sanırım. Hemen hackle ve kayda al."

     "Anlaşıldı."

     "Oradan bakınca kargoya mı benziyorum? Peki kargo ücretini kim ödüyor? Canım mı?"

     Sessizliği delip geçen öfkeli sesimi dinlerken delirmiş gibi ellerini başına koyduğunda videodaki ben eline silahını almıştı.

    "Mina?"

     Silahın namlusunu kameraya tutmadan önce son bir kelam ettim.

     "Canın mı?"

      Silahın namlusunu yüzüne tuttuğum an hiç kıpırdamadan ekrana bakmasını fırsat bilip sessizce içeri girdim. Silahımı sıkıca tuttum ve namluyu kafasına dayadım.

     Korkuyla titreyen bedeni ile ellerini telaşla havaya kaldırdı.

     "Mi-Mina?" dedi korkarak.

     "Şey diyelim ya biz..." dedim dalga geçerek. "... Azrail'in  öğrencisi falan."

         Ellerini daha da kaldırıp gülmeye çalıştı.

      "Yaşıyorsun, çok korktum..." dedi ve benim sözünü yağla balla kesmeme sebep oldu.

     "Çok korkmuşsundur tabii. Yaşıyorsam eğer sana neler olacağı hakkında çok korkmuşsundur..."
 
      Yüzünü yavaş yavaş bana döndüğünde silaha vurmasın diye birkaç adım geri gittim.

     "Senden neden korkayım ki?" dedi alay eder gibi. "Sonuçta sen sadece şarkıcı bir kızsın. Beni öldürecek değilsin ya? Silahımda bir oyuncaktır tabii..."

    Silahı kaldırıp kafasının üstündeki lambaya tuttuktan sonra ateş ettim. Patlayan lamba ile etraf bir an karardığında arsızca fısıldadım.

    "Mimi, ışıkları aç..."

     Açılan ışıklara şaşkınca bakan Özcan korkuyla gözlerime baktı.

    "Sana kötü bir haberim var." dedim alayla. Şu an onunla dalga geçmek, Allah'ım kötü olan her şey güzel geliyor gözüme...

    "Silahımın ucuna susturucu takacak kadar ilerledim ben bu işte." diyerek elimdeki su bardağını kaldırdım. "Hatta bir sayayım, Endonezya'ya bana ayırttığın o güzel jetten paraşütle atlayıp kaç Çinli öldürdüm? Hatırlamıyorum sanırım, sayamadım. " gözlerindeki korku giderek büyüyordu.

    Şeytan bir karga formunda oda içinde dönüp durdu. Kanatlarından etrafa dağılan siyah siz sanki gözlerimi boyuyordu.

  
    "Sana en büyük hatanı söyleyeyim mi?" diyerek önce sağa sonra sola, birkaç küçük adımla dolandım evin içinde. "Bu mükemmel saati koluma takmak. Hayır insan nasıl bu kadar gerizekalı olur anlamıyorum." dedim arsızca.

    "Bu saati satıp para mı aldın yani? Aptal! Bir bok karıştıracakın madem, adam gibi karıştırsana şu  boku! Niye benim hayatım senin boktan aklın yüzünden ziyan oluyor?" diye çığlık attığımda ellerini kaldırıp gözlerime baktı.

   "Sakin ol..." dedi bir de.

    "Sakin mi? Sakin mi?" Zaten delirmenin ucunda, gidip gidip gelen biriydim ben. "Seni yaban domuzu kovalasın, Çinliler Endonezya'nın balta girmemiş ormanlarında takip etsin,  her gece ölümüne bir adım yaklaş bakalım sakin kalabiliyor musun, gerizekalı!?" diye bağırıp yandaki vazosuna tekme attım.

Şeytan İle Anlaşma "KİTAP OLDU!"Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum