20. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

8.2K 1.1K 369
                                    

   "Sadece...80...Gün..."

    "Gece boğazına sarıldığında gündüz bir daha gelmeyecek..."

    Nefes nefes sırtını izlediğim adama ters bir ifadeyle bakıp yüzümü gökyüzüne çevirdim. Saatlerdir yürüdüğümüz yolun haddi hesabı yoktu.

     Ağlamaklı bir ifadeyle etrafa baktım ve elimdeki sopayı toprağa saplayıp boştaki elimin tersiyle alnımı sildim.

     Tam 582. kez ne kadar daha yürümemiz gerektiğini soracaktım ki ağzımı açmamla dönüp bana ters bir ifadeyle baktı.

     "Akşama kadar yürüyeceğiz, akşama kadar..."

      Ağzımı sonuna kadar açıp haykırırcasına gökyüzüne baktım.

     "Nasıl oluyor da günlerdir yağmur yağarken tam yola çıkacağımız gün her yer çöl gibi sıcak oluyor?" Diyerek güneşe bir selam çaktım.

        Hiçbir şey söylemeden yürümeye devam ettiğinde yüzümü astım. Bacaklarıma değen otlar kaşındırdığı ağaç köklerinin üstünde garip bir şey görerek zıplaya zıplaya Yiğit'in yanına gittim.

    "O ne!?" diye bağırıp da sopanın ucuyla garip şeyi gösterdiğimde kaşalrını çatmış, kendin emin bir ifadeyle yerdeki hayvana bakmıştı.

    "Kertenkele. "

     Elimi beline attım ve hırkasını tutup biraz daha yanaştım.

    "Zehirli mi?"

    "Hayır."

    "Isırır mı?"

    "Hayır."

    "Kovalar mı?"

    "Hayır."

    "Üstüme çıkar mı?"

    "Hayır."

    "Korkmalı mıyım?"

    "Hayır."

    "İsmin Yiğit mi?"

    "Hayır."

     Elimdeki sopayı çevirip de kafasına vuracağım sıra sopayı tuttuğu gibi bükmüş, benim pejmürde bedenimi ters çevirmişti.

     "Lan!" diye bağırıp düşmemek için sağa sola tutunmaya çalıştım.

    "Bir askere vurmaya çalışmak fazla aptalca. " dediğinde sinirle dişlerimin üzerinde dilimi gezdirdim. Tersime gidiyor, canımı sıkıyor ve en önemlisi benimle dalga geçiyordu.

   "Kendini oyuna kaptırıp da aslında isminin Yiğit olmadığını söylemen de çok komikti."

    Tehdit edici bir bakış vardı gözlerinde.

    "Yaklaşık sekiz saat daha yürümemiz gerek." der demez olduğum yerde birkaç kez zıpladım.

    "Lan Endonezya ne kadar ki? 8 saatte çevresini 8 tur atarız! Ne sekiz saati ya?" diye bağırdığımda şakaklarını ovaladı.

     "Biraz sessiz olsan?" dedi bir de pişkin pişkin.

    "Ben bunu menajerime derdim..." 

      Eli sıcak sudan soğuk suya girmeyen ama son derece çalışkan olan ben, bu durumlara ayak uydurmak kısmında hâlâ zorluk çekiyordum. Ne kadar çalışsam da sonuç olarak -klip çekimleri dışında- ormana gelmemiştim. Bir ailem olmadığındandı herhalde, piknik bile yapmaya gitmemiştim.

Şeytan İle Anlaşma "KİTAP OLDU!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin