13. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

9.2K 1.1K 249
                                    

   "Sadece...88...Gün..."

    "Umutlar yeşirir derler küçük kız, senin umutlarınsa soluyor..."

   Baygın bir ifadeyle çadıra bakarken ağlamaklı bir ses çıkardım.

     "Canlı canlı çürüyorum sanki..."

     Üç gündür yağmur yağmıyorsa neyim?

     Bulutlar bir yıllık yağmuru hazır gelmişken bırakalım der gibi üstümüze dökmüştü. Tuvalete gitmek, konserve yemek yemek... Artık midem kaldırmıyordu.

      X yağmura rağmen çıkıp her gün bir yere gidiyor, akşam üstü geri dönüyordu. Bense  çadırın içinde spor yapıyordum.

     Önce sol omzumun üstünde bir saat, sonra sağ omzumun üstünde bir saat...sırt üstü üç saat.

    "Offf, dur lan artık! Zaten geberip gidiyorum! Sal da bari yüzüm güneş görsün..."

    Reva mı bu bana?

     Ellerimle yüzümü ovuşturduğum sıra yağmur sesi kesilince tek kaşım havaya kalktı.

    "Oha...dur dur başka bir şey dileyeceğim dur!!" telaşla yerimden kalktım. "Birileri beni bulsun! Çıkartsın buradan!"

      Gözlerimi sımsıkı kapatmış, tüm imanımla dua ederken bir ses duydum.

     " Hello! Anybody here!?" (Merhaba! Kimse var mı?)

    Gözlerim sonuna kadar açılmışken şaşkınca etrafı dinlendim. İki duam birden kabul oldu. Bu işte bir terslik var.

    Kaşlarımı çatmış, sessizce beklerken birkaç çamura basan ayak sesi geldi. Vıcık vıcık sesler çıkıyordu. Arada ağlardan yere düşen su damlalarının da sesi geliyordu.

    Botlarımı hızlıca ayağıma geçirdim. Üstüme montumu alırken kaşlarımı çatmış, pembe saçlarımı geriye atmıştım.

     Hiç ses yapmadan beklerken birden bire konuşan saat ile telaşla koluma baktım.

    "Tehlike! Tehlike!"

     Saatin üstünde yeşil bir radar sistemine benzer çizgi çıktı. Kırmızı bir iki nokta yanıp sönmeye başlayınca alt dudağımı ısırdım.

    "Nereden biliyorsun tehlike olduğunu? Belki köylü?" dediğim sıra birden bire saatin ekranın bir ton yazı geçti.

      "Adamın cep telefonunu mu hackledin?" dediğimde Çince yazıları Türkçeye çevirince başımdan aşağı kaynar sular döküldü.

    "Saati alın, kadını öldürün. Cesedini okyanusa atın."

     Kısacası bu...

     Korkuyla nefes alıp verirken birinin çadırın etrafında dönüp birkaç kere tıklamasıyla ellerimi ağzıma dayadım.

     "Kalp atış hızınız..."

     "Ya başlatma şimdi kalp atışına..." dediğim an çadırın fermuarı aşağı çekildi.

     "Oh, my God! Can you help me? Please, ı'm lost."(Aman Tanrım. Yardım edebilir misiniz? Kayboldum.) diyerek ağlamaya başladım.

     Adam uzunca gözlerime baktıktan sonra elini uzattı.

    "Keep calm, I will help you." (Sakin ol. Sana yardım edeceğim.) dediğinde göz devirmemek için kendimi zor tuttum.

Şeytan İle Anlaşma "KİTAP OLDU!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin