Şeytan İle Anlaşma "KİTAP OLDU!"

77. Şeytan ile Anlaşma, Sadece 💯 Gün

    "Sadece...9...Gün..."

     "Kurallar ve kuranlar..."

   "Nereye gidiyorsun?"

     At kuyruğu yaptığım saçımın iki ucundan çekip at kuyruğumu sıkılaştırdım.

     "Yapmam gereken bir şey var."  diyerek doğrulduğumda Serhat önüme geçti.

     "Bugün saati çıkaracaklar. Üstelik yarın da serbest kalacağız. Saçmalama." dedikten hemen sonra gülerek gözlerime baktı. "Ayrıca buradan nasıl çıkacaksın?" dedi dalga geçer gibi. "Milyon tane asker var. Hatta kapının önünde bile."

     Siyah pantalonumun altına siyah botlarımı giyerken  derince nefes aldım.

    "Endonezya'daki devasa bir ormandan çıkıp geldim, sen beni sorgulama."

     Sinirle kapının önüne geçip ellerini birbirine vurdu.

     "Ya bari nereye gittiğini söyle. Sanki sana karşı çıkacağım." dönüp yüzüne baktım. Söylersem gerçekten karşı çıkardı.

    "O büyük rütbeli adama söyle kişisel bir mesele için bir yere gitmiş." dediğimde Serhat'ın kaşları çatıldı.

     "Senin kiminle kişisel bir meselen olabilir ki?" dedi anlamaya çalışırcasına.

    Güldüm.

    "İlla 'biri' ile olunca mı kişisel mesele oluyor?"

     Anlamayarak yüzüme baktığında siyah hırkamı da omuzlarıma atıp gözlüğümü düzelttim. 

        "Sen delisin." demiş ve sinirle arkasını dönmüştü. Onu boşverip yandan bir kalem kağıt aldım. Gözlerim aynadaki aksine takıldığında derince bir nefes koyverdim.

     "Özür dilerim;
Bu sefer gerçekten yaramazlık yapmam gerek..."

   Kağıdı katlayıp Serhat'ın ceketini sıkıştırırken Serhat kaşlarını çatarak yüzüme baktı. Memnuniyetsiz suratına bakıp doğruldum.

    "Bunu Yiğit'e ver." dedikten sonra kafama da siyah bir şapka taktım.

    "Buradan çıkabileceksin sanki de." diyerek dalga geçti.

    "Ben değil, biri çıkaracak. "

     Elimi kolumdaki saate attım ve üzerine iki kere tıkladım.

    "Mimi, uyku modundan çık..."

     Ekranda dönen mavi ve mor neon ışığın hemen sonrasında bir çift göz olmasıyla derince nefes aldım.

     "Onu kullanacak mısın? Onu alacaklar." dedi kızarak.

    "Bir dur Serhat ya. Derdim başımdan aşkın. " diyerek Mimi'ye baktım.

    "Bana buranın krokisini bulabilir misin?" dedikten sonra kapıya yanaştım ve derince nefes aldım.

   "Elbette. "

    Konuşan Mimi ile Serhat merakla birkaç adım attı ve kolumdaki saate bakmaya çalıştı.
  
   "Ne güzel konuşuyor bu kız." dedi gülerek.

     "Kroki hazırlandı. Nereye gitmek istiyorsun Mina?"
  
    "Oha!" dedi Serhat bağırarak. "Adını da biliyor kerata!" dediğinde sinirle omzuna vurdum.

    "Bağırma! Bir duyan olacak şimdi."

   Göz devirerek bileğime uzandı ve tutup saati incelemeye başladı.
   
     "Buradan çıkmak istiyorum. Gizli bir şekilde. " dediğimde ekranda çıkan bir ok işareti ile dikkatle saate baktım. Pusula misali dönüp kapıda durdu.