29. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

7.7K 1K 223
                                    

    "Sadece...70...Gün..."
 
    "Sen bana aciz bedenini verdin ama benim gözlerim ruhunda..."

        Günler diğer günlere göre hızla geçip gitmiş, bazı şeylerin gerçekliği ben daha fark edemeden ruhuma işlenmişti.

       Ben ölecektim. İyi birini bulmak ve bulduğumu kanıtlamak imkansızdı. Mahvolmuştum.

       Neyseki artık bunun yarattığı etki, bir gece sırtımı sıvazlayan, yabancı bir adamın sözleri sayesinde bir meltem misali esip gitmişti. Arada bir saçlarıma savursa da umurumda değildi şu saatten sonra.

       Yalnızlık yada yalınlık...en azından işin sonunda annemin yanına varacağım. Bundan gerisi mühim değildi.

       Koşarak merdivenleri indiğimde salonun ortasında duran askercikler(!) birkaç sırt çantası ayarlamış, üstlerine özel ve pahalı olduğu belli olan bir üniforma giymişlerdi.  Siyah, hafif kamuflaj desenli gri gölgeleri olan bir kıyafetti. Uzun çizmeleri ve parmakları kesik eldivenleri falan vardı.

     "Vay be!" dedim, istemsizce gözlerimi üstlerinde gezdirirken. "Çok iyi gözüküyorsunuz." dediğimde Koray sırıtarak öne çıkmış, gözlerini gözlerimde gezdirmişti.

     "Senin dansın kadar etki bırakmasa da oldukça göz alıcı gözüktüğümüzü düşünüyorum. " diyerek göz kırptığında gülerek başımı salladım.

     "Hepiniz mi gidiyorsunuz?" dedim merakla.

      "Hayır, bugün Onur seninle kalacak." diyen Yiğit ile gözlerim belli belirsiz yüzüne gitti geldi. Onun bana dikkatle baktığını hissedebiliyordum ama o günden sonra karşılaşmamıştık. Sabah yatağımda bir başıma uyanmıştım ve iki gündür de bir araya gelmemiştik.

       "Anladım. " dediğimde Onur gülümseyerek grubun arkasından el salladı ve Polat'ın kemerini sıktı.

      "Ozan." diyen Asır ile aralarından geçiyor, merakla ne giydiklerini, nasıl giydiklerini inceliyordum. Arada bir saatimin kamerasını aletlere tutuyor, gizli gizli fotoğraflarını çekiyordum.  Nasıl olsa Mimi sonrasında bana ne olduğunu açıklardı.

      Gözlerimi kısarak çantaların önünden geçmiştim ki bir el kolumu tuttu ve kenara çekti. Ayak uçlarımda sekerek beni çekiştiren kişiyi takip ettiğimde yüzüm gerildi.

     Bıyıklının sonu usturayı görene kadar...

      Sırtım merdivenin alt kısmındaki boşlukta duran ahşap sütuna dayandığında bir anlık gözlerim kapandı.

       Yiğit bir elini sütuna yaslamış, öteki elini ise belindeki kemere koymuştu. Artist artist yüzüme bakıyordu. Bir de Amerikan Şerifi gibi bir duruşu vardı. Şaşkınca yüzüne baktığımda uzunca gözlerime baktı. Sanki analiz yapıyordu. Anlamaya çalışıyordu neler olduğunu.

     "Şu anki görev çok ciddi. Onur'a zorluk çıkarma. Evin çevresinde de fazla dolanma. Bu sefer yakınlarda olmayacağız." dediğinde gözlerimi kahverengi gözlerinde gezdirdim.

      Aslında diyordu ki; Mina ağlama krizlerine girme, sağa sola meraklanıp gitme, gelemem ağlayıp zırladığında, Onur'un da başını ağrıtma...

     Başımı aşağı yukarı salladım sessizce.

     "Peki geri ne zaman geleceksin...sinsiniz?"

      Gözlerim sağa sola kayarken tek kaşını aşağı doğru inmiş, hafifçe başını öne eğmiş, göze göze gelmeye çalışmıştı.

    Ne gereği varsa?

Şeytan İle Anlaşma "KİTAP OLDU!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin