42. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

6.9K 951 323
                                    

   "Sadece...56...Gün..."

   "Bu bir oyun değil küçük kız, ölürsün başa saramazsın..."

    "Buna gerek var mı?" dediğimde gözlerini devirdi. Beni kendi eksenimde döndürmüş ve bana Özel ayarladığı sırt çantamın iplerini çekiştirmişti.

     "Uzun bir süre yürüyeceğiz. Hatta çok uzun bir süre." diyerek kenardan kemerlerini ayarladı. "Çantan ne kadar rahat olursa o kadar az yorulursun."

      Onur geri çekildikten sonra dikkatle baktı.

    "Tamam, iyi gözüküyor. " dediğinde gülümsedim.

     "Bitti yani?" dediğim sıra Mahmur önümden geçerken bir suluk bıraktı. Onur'un önüne de koymuştu. Ondan sonra Polat geçmiş ve çakı bırakmıştı. Derince bir nefes aldığım sıra Koray çakmak koymuştu, onun peş sıra gelen Asır ise termos bırakmıştı.

      "Ne oluyor?" dediğimde Onur gülerek yüzüme baktı.

     "Acil durum çantası hazırlıyoruz tabii ki." dedikten sonra Kayra herkese birer ilk yardım kiti koymuştu.

     İnce ama sağlam bir halat, birkaç konserve, erzak, kurutulmuş sebze, et falan...

     Çantam tıka basa dolduğunda koşup kendi çantamdaki eşyalarımı da içine koydum. Makyaj malzemelerim ve kişisel eşyalarım. Onlarsız olmaz!

   En son masanın üstü darmadağın olunca Yiğit elinde bir koli ile geldi ve sonrasında içerisinden siyah kumanda benzeri bir şey çıkarttı.

     Herkese verirken bana gelince gözlerini kıstı.
  
    "Bu ne ?" dedim merakla. Elinden almak istediğimde sıkıca tutmuş ve bırakmamıştı. Kaşlarımı çatarak yüzüne baktığımda hâlâ kısık gözleriyle gözlerime bakıyordu.

   
     "Şok tabancası." dediğinde kaşlarım havaya kalktı.

     "Ooo..." dedim sessizce. Elinden çekip almaya çalıştığımda daha da sıkı tuttu.

    "Uyarıyorum, bununla sakın ama sakın oynama." dediğinde başımı salladım.

    "Oynamayacağım ki." diyerek kaşlarımı çattım.

     Gözlerini gözlerimde gezdirdi. Emin olmaya çalışır bir hâli vardı. Çenemi yukarı kaldırdım ve gözlerinin içine baktım. Birazcık da gülümsedik mi, tamamdır!

      Tabancayı bırakıp diğerlerine döndüğünde sırıtarak elimde döndürdüm ve sonrasında hızla çantama attım. Çantalara birkaç şey daha koyduktan sonra herkes öğle yemeği için mutfakta toplanma kararı almıştı.

     "Ben bir lavaboya gidip geliyorum. " diyerek hepsini kontrol etmiş ve sırt çantamı kaptığım gibi sinsi sinsi odama gitmiştim. Kapıyı kapatır kapatmaz yüzümde sinsi bir gülümseme oluştu.

     "Yapalım şu işi!"

     Kötü kadı kahkahası eşliğinde çantayı açtım ve içinden çakıyı çıkarttım. Elimde biraz döndürüp hayali biriyle kapışırken yüzümde bundan keyif aldığımı belli eden bir gülüş vardı.

     Çakıyı çantaya koyarken gözüm şok tabancasına kaydı. Sanırım en çok onu merak ediyordum. Kendimi şoklasam ne olurdu acaba?

     Elime alıp kurcalarken bir tuşa bastım ve mavi neon bir ışık yayıldı etrafa. Minik şimşekler gibi. Mavi ışığın gözlerimin kahvesinden yansıdığına yemin edebilirdim.

      Gülerek etrafa baktım. Neye şok verebilirim ki?

      Birkaç adım atmış, yorgana bakmıştım. Battaniyeye versek ne olur acaba? Tuşa basmış mavi ışığa bakarken yatağa eğilmiştim ki kulağımın dibinden bir ses geldi.

Şeytan İle Anlaşma "KİTAP OLDU!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin