36. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

7.6K 988 320
                                    

   "Sadece...60...Gün..."

   "İnsan doğarken de ölürken de ağlar..."

    Üstümü giyinirken etrafa baktım. Yerin altındaydık sanırım. Sanırımı yok, yerin altındaydık. Ne kurmuşlardı buraya böyle?

    Yan tarafta duran konserve kasaları, sağlık çantaları, silahlar...

    Ağrıyan başım yüzünden yüzümü buruşturup en son Yiğit'in hırkasını üzerime giydim.

    "İşim bitti!"

    Yiğit, demir bir kapağı kaldırıp içeri girdiğinde uzunca süzmüştü beni. Kontrol ettiğini anlayacak kadar tanımıştım onu. En azından artık kalkıp hareket edebiliyordum. Bedenimdeki şok geçmişti.

  
    "İyi misin?" dediğinde başımı aşağı yukarı salladım. Nedensizce utanıyorum. Bir dakika sebebini hatırladım. Nedensiz değil...

    Kızarmış yüzüm yüzünden başımı çevirdiğimde Yiğit şömine benzeri yere odun attı. Yer altında bir sığınak ve şömine. Çok uğraşmış olmalılardı. Böyle bir şeyi yapma akıl kârı değildi.

    Toprak çökmesin diye ağaçlardan sütun yapmışlardı. Şömine için ise küçük bir açıklık vardı.

   Ellerimi enseme atıp boynuma doğru kendime masaj yapmaya başladım.

    "Sana uslu durmanı söylemiştim." dediğinde kaşlarımı kaldırarak arkamı döndüm.

    "Ne?"

     Yüzüm göğsüne denk gelince geri çekilmeye çalışmıştım. Ne zaman bu kadar yakalamıştı? Az önce odun atıyordu.

   Sakat bacağım yüzünden yalpaladığımda elini belime koyup beni kendisine çekti.

    "Uslu dur, dedim."  dedi gözlerimin içine bakarken.

    "Sen de benim kıyafetlerimi çıkarmışsın!" diyerek saçma sapan, gereksiz mi gereksiz bir konuya bodoslama daldım.

    Gülerek başka bir tarafa baktı.

    Gülerek?

    "Ne gülüyorsun?" dedim sinirle. Ellerimi omuzlarına koyup ittirmeye çalıştığımda dönüp yüzüme baktı.

    "Bırakayım mı?" dedi bir de pişkin pişkin.

     "Bırak!"

     Anlık, fevri bağırışım ile beni bırkamıştı ki o an anladım... O tuttuğu için ayaktaymışım...

    Sakat ayağımın üzerine basamadığımdan geriye doğru düşüyordum ki dalga geçer gibi uzanıp tuttu. Ama bu sefer bir iki adım geri gitmek zorunda kalmış, sırtımı toprağa çakılmış tahtalara çarpmıştım.

    Bir an gözlerimi kapatıp acıyan sırtım yüzünden derince nefes aldım. Gözlerimi açtığımda, keşke gözlerimi açmasaydım, diyeceğim bir şey gördüm.

    Yiğit'in bana bakan gözlerini...

    Yok canım, dedim kendi kendime.

    O kadar yakışıklı adam gördüm, geçirdim. Yiğit'e alıcı gözüyle falan bakamam. Sessizce nefes aldığım sıra kahverengi gözlerini usul usul gözlerimde gezdirdi.

    "Ne belalar açtın yine?" dediğinde gözlerim dudaklarına kaydı. Gözüme bile hakim olamıyorum kahretsin.

    Gözlerimi kaçırıp yalandan güldüm.

Şeytan İle Anlaşma "KİTAP OLDU!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin