49. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

6.8K 982 322
                                    

    "Sadece...46...Gün..."

    "Asilliğin kanla alakası yoktur, asil doğulur- asil yaşanır- asil ölünür. İşte o zaman asalet var olur."

     Sabah kendi kendime uyandığım için kendimi sessizce tebrik ettim çünkü Yiğit yerde yatıyordu. Sessizce doğrulup yer yatağına baktığımda orada olmadığını görmek kaşlarımı çatmama sebep oldu.

      Yine kaçırdık.

     Saçlarımı geriye atıp doğrulduğum sıra saatten bir ses geldi.

      "8.5.39 sürümü güncellendi. Verilerin indirilmesi bekleniyor. Aktif bağlantı kuruldu. Lütfen bekleyiniz. Tahmini 20 saat."

    Ne yapıyor bu acaba? Nereyle bağlantı kurdu? Uyduyla falan mı?

      Tek kaşımı havaya kaldırmıştım ki açılan kapı ile içeri giren Yiğit'i görerek saçımı başımı hızlıca düzelttim.

     "Uyanmışsın." dedi ellerindeki poşetlerle küçük masaya ilerlerken.

     "Evet, sen benden önce uyanmışsın." diyerek somurtmuştum ki poşetleri kurcalamayı bırakıp bir sandalyeye sırtını yasladı.

     "Bu görev sonunda." dedi alt dudağını yalayarak. "Birkaç aylık iznim olacak."

     Kaşlarımı havaya kaldırdım. Konu nereye gidiyor? Konu nereye gidiyor?

     "Evet?" dedim ben de merakla.

      "Türkiye'ye döndüğümüzde benimle görüşür müsün?" dedi birden bire.

      Gözlerimi devirdim.

       "O kadar gerildin ki evlenme teklifi edeceksin sandım." diyerek kendimi sırt üstü yatağa attım. Ayaküstü devrelerimle oynamıştı vicdansız.

     Tavana bakarken yatağın bir tarafının çökmesiyle, eski tavan manzaramın yerini Yiğit'in karizmatik yüzü kapladı.

     "Benimle evlenir misin ki?" dedi birden bire.

      Güldüm.

      "Düşünmezsem evet, düşürsem..." dediğim sıra  eğilip alt dudağımı dudakları arasına aldı. Şaşkınlıktan sonuna kadar açılan gözlerim, ağzıma yuva kuran kalbim ile öylece kala kaldım.

      Geri çekilirken bir eli başımın üstüne gelmiş, baş parmağı ile alnımı nazikçe okşamıştı.

      "Dünüşürsen?" dedi boğuk bir ses ile. Aklımı çelmeye çalıştığı belliydi. Kanmak istemedim.

      "Ha-" demiştim ki tekrardan eğildi. Bu sefer üst dudağımı kavramış, bir eli belime gelmişti. Nazikçe öpüyordu. Ne kadar cesurmuş gibi davransa da şu an bu koskoca adamın utandığını düşündürten bir şey vardı kafamda.

      Nefes nefese geri çekildi.

      "Ne diyordun?" dedi siyaha çalan kahverengi gözleriyle gözlerime bakarken. Bana doğru eğildiği için yüzü kızarmış, alnındaki bazı damarlar hafifçe şişmişti.

     Hayır demek için açtığım ağzımı, kaldırdığı tek kaşı ile kapattım.

      "Tamam, tamam. Evet." dediğimde gülerek kendini yanıma attı.

      Eli belime gelmiş, beni kendisine iyice çekmişti.

      "Bana bunu nasıl yaptın?" dedi sessizliği bölerek.

Şeytan İle Anlaşma "KİTAP OLDU!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin